Trabzonspor teknik direktörü Ünal Karaman’ın dediği gibi ‘sezon başında oynanan maçlar hep zordur.’ Evet çok doğru söylemiş Karaman. Bir çok kesim tarafından ilk maçtaki skora göre çantada keklik olarak görüldü Sparta Prag. Ama Karaman temkinliydi ve ona göre planını yapmıştı. İlk maçta 11’de görev verdiği Mikel’i kenarda oturtup Sörloht’u ileri uçta görevlendiren Karaman on numara pozisyonunda ise Ekuban’a şans tanıdı. Bana göre Sparta Prag karşısında sahada olması gereken 11 buydu.
Özellikle Norveçli golcünün uzun boyuna rağmen sağa sola devamlı deplase olması Çekya ekibinin savunmasının başını döndürdü. Böyle yapınca da Abdülkadir Ömür ve Ekuban’a boş alan açtı. Trabzonspor böylelikle ilk dakikalardan itibaren Prag karşısında oyuna hakim olduğu gibi gol için gerekli zemini hazırladı. Sosa’nın harika ortasına Sörloht’un bitirici vuruşu Trabzonspor’a nefes aldırdı. Daha sonra Abdülkadir Ömür’ün akıllara zarar veren golü kaçırması büyük talihsizlikti.
O pozisyon gol olsa maçı orada bitirebilirdi Bordo-Mavililer. Hatta daha ileri gidecek olursak farka koşabilirdi. Orta alanda Abdülkadir Parmak iyi işlere imza atarken doğal olarak çok yoruldu. Üzerinde çok büyük yük vardı genç oyuncunun. Buna rağmen hiç sırıtmadı. Böyle giderse zaten Mikel’e formayı zor verir. Beni en çok sevindiren olay ise Sosa’nın takımı sahiplenmişçesine mücadelesini ortaya koyması oldu. Arjantinli oyuncu sahanın her yerindeydi. Çok koştu, efor sarfetti ama oyundan hiç düşmedi. Her atağın olgunlaşmasında onun rolü vardı. Pereira ve Novak’ın da hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Kanatları iyi çalıştırdılar, yerlerinde çakılı kalmadılar.
Sparta Prag zaten Trabzonspor taraftarının yarattığı o muhteşem atmosferi görünce maça 1-0 yenik başladı. Zaman zaman Bordo-Mavililer’in kalesinde etkili olan Çekya ekibi kendi liglerine erken başlamalarına rağmen fizik kondisyon olarak Trabzonspor’un çok gerisinde kaldı. Özellikle 1-1’i yakaladıktan sonra risk aldılar ama hesaba inatçı bir kimliğe sahip Trabzonspor’u katmadılar. Nwakaeme penaltı kaçırsa da Novak Prag’ın umutlarını tamamen bitirdi.
Sonuçta Trabzonspor önemli bir engeli geçerek adını Play-off turuna yazdırmayı başardı. Şimdi rakip AEK’a. Bordo-Mavililer her geçen gün üzerine koyarak yolunda ilerliyor. Ne yalan söyleyeyim bu durumda beni gelecek adına umutlanmama neden oluyor. Yani güzel günler bu renklere gönül verenler için çok uzakta değil.