Güneş umut verici bir semboldür ve ben umut veren hiçbir şeyi sevmem. Karanlık benim dünyam, aylı bir gece ya da kara bulutlu bir gün gibi içim. Rüyalarımda yaşarım yalnızca baharı, sadece uyuduğum zamanlar güneş doğar benim için. Uyandığım zaman batacağını bilmeme rağmen sımsıkı sarılırım umuda, bir gün benim olacakmış gibi.
Düşlüyorum şimdi deniz kenarında ya da bir orman da yemyeşil çam ağacının altında kendimi. Belki de bir zamanlar sevdiğim insanlar ve değer verdiğim her şey gibi. Kaybettiğim ve hissettiğim zaman yaşadığım çaresizliği koyuyorum sonra önüme. Ölmemek için direnen ve çırpınan bir kelebek gibi. Görkemli bir acı benim ki biteceğini bilmeme rağmen uçuyorum şimdi.
Güneş gibi batacağımı bilmeme rağmen doğuyorum şimdi. Ne sancılı bir hayat ince bir çizgi üzerinde yürür misali. Tutunacak dalımız var mı ki sanki. Korkak adımlarla sonunu bile bile yürüdüğümüz bu yolda yapayalnız değil miyiz aslında. Karanlık dünyamızı aydınlatmaya gücümüz olmadığından mı güneşi sevmeyiz yoksa durumdan memnun olduğumuzdan mıdır kabullenişimiz. Her sorunun cevabı olmamalı galiba hayat değil mi işte. Ne kadar güneşi sevmezsek o kadar yakmaz mı gözleri. Yana yana soğuyoruz ya bu hayattan.
Güneş umut verici bir semboldür ve ben umut veren hiçbir şeyi sevmem.