Goeben ve Breslau...
Kendisini toparladı. Az önce elinde sevgilisinin fotoğrafı duruyordu. Bu ani duruş sonrası o fotoğraf yere düşmüştü.
Yattığı yatağın altına başını sokan Osmanlı Asker’i Cemal, sevdiğinin son hatırasını arıyordu.
Cemal, Karadenizliydi. Sevdiği kadınla, son Goebenle çıktığı görevinden sonra evlenecekti. Fotoğraf, yatağın altında bulunan bavulun altına sıkıştı..
Oradan onu kurtardıktan sonra yataktan çıkarırken başını demir yatağın altına vurdu. Sağ elinde sevdiğinin fotoğrafı, sol elinde başını çarptığı ve sızladığı nokta.
Sevdiğinin fotoğrafını öptükten sonra, Yastığının altına koydu. Tam kamaradan çıkacaktı ki; büyük bir gürüldü ile Goeben, kükredi. Goeben, ardarda kükrüyordu.
Cemal topların olduğu bölüme doğru koşuyordu. Belli ki, büyük bir taarruz yada saldırıya karşı atış vardı..
Çünkü atışların başında komuta ondaydı kendine habersiz atış yapılmasının imkanı yoktu..
İçeri girdi.
Topçular birbir Goeben’i kükretiyordu. Odesa kıyılarından duman çıkıyordu. Şaşkın Cemal, Goeben’ın kaptanının yanına koşar adımlar ile çıkmaya başladı.
Bu sırada diğer Alman askerleri kendisini engellemeye çalışıyordu. Bir Alman askeri kendisine tekme attı. Cemal kalçasını geminin korkuluğuna vurdu.
Kaptan köşküne sonunda varmıştı..
Kaptan bozuk Türkçesi ile; “Ne oldu Cemal yüzbaşı?Neden atış yapıyorsun?”
“Rusya’yı vuruyoruz”
“Kimden aldın emri”
“Almanya’dan.”
“Osmanlı’nın kaderi ile oynuyorsun?”
“Sizin kaderi biz çizeli çok oldu..”
Cemal Yüzbaşının koluna iki Alman Askeri girdi. Goeben’in kükremesi sonrası Osmanlı halkı hiç istemedikleri bir savaşa girdi. Kardeşi Breslau ise; Odesa’nin farklı bir noktasını aynı dakikalarında ateş altına almıştı.
102 yıl sonra.
Ben
Tarih tekerrür etmez.. Dünden ders almayan yarın ki kaderini belirler..