Bir varmış bir yokmuş. Maçka derelerinin özgürce aktığı, güneşin herkesi eşit ısıttığı, yaylaların çıngırak sesiyle dolduğu, toprağın Maçkalılar için bir dost olduğu, Maçka’nın gerçek zenginliğinin ormanlarının olduğu, doğaya ihanet edenlerin değil, sevgi ile koruyanların olduğu, her şeyin sudan gelip tekrar suya kavuştuğu, kısacası herkesin doğayı anne olarak kabul ettiği yıllarda Maçka’da bir genç, bir kıza aşık olmuş.
Bu gencin kalbine aşk yavaş yavaş akmaya başlayınca aşkın karşılığı kelimelere, kelimeler de kalemden küçük bir not defterine dökülmeye başlamış. En güzel duygular artık sayfalarda yer almaya başlamış. Bu genç, en duygusal anlarını aşk sözlerine dökerken hiç zorlanmıyor, aksine duyguları bir hazineye çeviriyormuş.
Bu genç, aşkı hissiyatın en güzeli olarak düşünüyor, birini sevmenin, ona karşı bir şeyler hissetmenin, insanı insan yapan duyguların başında yer aldığını en iyi o biliyormuş. Aşkı güzel kılan durumlardan birisinin de bu hissiyatı karşı tarafa belirtmek olduğunu yazılara dökerek gösteriyormuş. Aşk sözlerinin ve mesajlarının da bunun için en doğru araç olduğuna inanıyormuş.
Uzun ya da kısa olması fark etmeksizin göndereceği duygusal bir aşk mesajın dahi son derece özel ve anlamlı olduğunu o yıllarda yaşamanın bir hediye olduğunu biliyormuş. O yıllarda kimileri aşk mesajı yazmakta zorlanırken o ise duygularını çok kolay kelimelere döküyormuş. En güzel aşk sözlerini, yaşadığı yere bağlı kalarak insanların kalplerine dokunacak şekilde kaleme alıyormuş. Çünkü sevdiğini mutlu etmenin mükemmel bir yolu olduğunu biliyormuş.
Şimdi size sevdiğini özlediğinde yazdıklarından bir bölüm aktarmak istiyorum.
Nasıl çıkaracağım ha bu uzun kışları
Uyandırın Ayşem’i yaylaların kuşları
Kavuştum ufağuma sığırlarla derede
Kalk yatağından Ayşem biraz dur pencerede
Yaylanın sularından içerim kana kana
O dolaştığın yerler ne hatırlatır sana
Çıkar sığırlarını yaylanın başlarına
Sabah rüzgarı vursun Ayşemin saçlarına
Eridi kar suları gene arttı dereler
Hiç aklına gelir mi konuştuğumuz yerler
Gezdiğimiz yerlerde şimdi seni ararım
Ayrılırsam Ayşemden acaba ne yaparım
Sığırları çıkarır yaylada buluşurduk
Çimenlere uzanıp baş başa konuşurduk
Şaşar bakardım ona yüzü benzerdi aya
Doyamazdım Ayşem seninle konuşmaya
Ayşemlen beraber gezerduk yaylaları
Dalardık konuşmaya unuturduk sığırları
Beyazlığı benzerdi paketteki pamuğa
O kadar konuşurduk kalırdık karanlığa
Dünyalarda görmedim Ayşem senin gibi
Ah yavrum beyazlığın yayla karları gibi
Köyden baksam görürüm yaylaların karını
Aca benim Ayşem gezer mi oraları
Sorarım çobanlara yükseklerde kar var mi
E yayladan gelenler Ayşemden haber var mi
Ardında hümanist bir kişiliğinin yanı sıra, çok asil bir duruş bırakarak bu dünyaya veda etti. Tanıdınız mı Maçkalılar bu kişiyi?
Not: Haftaya devamı var.