GİZLİ AŞK BU SÖYLEYEMEM (1)

Bir varmış bir yokmuş. Maçka derelerinin özgürce aktığı, güneşin herkesi eşit ısıttığı, yaylaların çıngırak sesiyle dolduğu, toprağın Maçkalılar için bir dost olduğu, Maçka’nın gerçek zenginliğinin ormanlarının olduğu, doğaya ihanet edenlerin değil, sevgi ile koruyanların olduğu, her şeyin sudan gelip tekrar suya kavuştuğu, kısacası herkesin doğayı anne olarak kabul ettiği yıllarda Maçka’da bir genç, bir kıza aşık olmuş.

Bu gencin kalbine aşk yavaş yavaş akmaya başlayınca aşkın karşılığı kelimelere, kelimeler de kalemden küçük bir not defterine dökülmeye başlamış. En güzel duygular artık sayfalarda yer almaya başlamış. Bu genç, en duygusal anlarını aşk sözlerine dökerken hiç zorlanmıyor, aksine duyguları bir hazineye çeviriyormuş.

Bu genç, aşkı hissiyatın en güzeli olarak düşünüyor, birini sevmenin, ona karşı bir şeyler hissetmenin, insanı insan yapan duyguların başında yer aldığını en iyi o biliyormuş. Aşkı güzel kılan durumlardan birisinin de bu hissiyatı karşı tarafa belirtmek olduğunu yazılara dökerek gösteriyormuş. Aşk sözlerinin ve mesajlarının da bunun için en doğru araç olduğuna inanıyormuş.

Uzun ya da kısa olması fark etmeksizin göndereceği duygusal bir aşk mesajın dahi son derece özel ve anlamlı olduğunu o yıllarda yaşamanın bir hediye olduğunu biliyormuş. O yıllarda kimileri aşk mesajı yazmakta zorlanırken o ise duygularını çok kolay kelimelere döküyormuş. En güzel aşk sözlerini, yaşadığı yere bağlı kalarak insanların kalplerine dokunacak şekilde kaleme alıyormuş. Çünkü sevdiğini mutlu etmenin mükemmel bir yolu olduğunu biliyormuş.

Şimdi size sevdiğini özlediğinde yazdıklarından bir bölüm aktarmak istiyorum.

Nasıl çıkaracağım ha bu uzun kışları

Uyandırın Ayşem’i yaylaların kuşları

Kavuştum ufağuma sığırlarla derede

Kalk yatağından Ayşem biraz dur pencerede

Yaylanın sularından içerim kana kana

O dolaştığın yerler ne hatırlatır sana

Çıkar sığırlarını yaylanın başlarına

Sabah rüzgarı vursun Ayşemin saçlarına

Eridi kar suları gene arttı dereler

Hiç aklına gelir mi konuştuğumuz yerler

Gezdiğimiz yerlerde şimdi seni ararım

Ayrılırsam Ayşemden acaba ne yaparım

Sığırları çıkarır yaylada buluşurduk

Çimenlere uzanıp baş başa konuşurduk

Şaşar bakardım ona yüzü benzerdi aya

Doyamazdım Ayşem seninle konuşmaya

Ayşemlen beraber gezerduk yaylaları

Dalardık konuşmaya unuturduk sığırları

Beyazlığı benzerdi paketteki pamuğa

O kadar konuşurduk kalırdık karanlığa

Dünyalarda görmedim Ayşem senin gibi

Ah yavrum beyazlığın yayla karları gibi

Köyden baksam görürüm yaylaların karını

Aca benim Ayşem gezer mi oraları

Sorarım çobanlara yükseklerde kar var mi

E yayladan gelenler Ayşemden haber var mi

Ardında hümanist bir kişiliğinin yanı sıra, çok asil bir duruş bırakarak bu dünyaya veda etti. Tanıdınız mı Maçkalılar bu kişiyi?

Not: Haftaya devamı var.