GIDA TERÖRÜ KAPIMIZDA

Bunca yoksulluk işçisinin, memurunun, çiftçisinin, emeklisinin belini kırarken; toplumun yüzde sekseni eti, kıymayı, pirzolayı, balığı, tatlıyı, böreği, sebzeleri ve meyvelerin en güzelini Masterchef’te görürken, diğerlerini akşam üzeri kurulan semt pazarlarında atılanların içerisinden yarı çürükleri toplarken görüyor.

Şimdi karşımızda köftelerde kullanılan domuz kıymasını başlarına taç edinmiş esnafların açgözlülükleri gündeme bomba gibi düşüyor. Ülkeyi yönetenlerin aldıkları kararlar ne derece doğrudur? Hangi önlemler alınmıştır? Her şehirdeki tarım ve orman müdürlükleri böylesine vahim konu karşısında neler yapmaktadır? Ne gibi denetimler yapılır?

Vatandaş sorar ama sonuçta insan sağlığını tehdit eden bu olay kendi başına bir faciayı işaret ederken garp cephesinde değişen bir şeyin olmadığı da bir gerçektir. Evet, nerelerden nerelere geldik! Genetiği değiştirilmiş gıda ürünleri çocukların gelişimini son derece etkilerken, bir de başımıza domuz kıyması çıktı. Vatandaşlarımız bunu hak etti mi, etmedi mi, daha neleri hak edecek bilemeyiz.

Arı kovanı görmez, kovan arıyı. Vatandaşın karşısında televizyon; adam, dört kilo alana bir kilo bedava bal satar. Sattığı bal da gerçek balın yarı fiyatına satılır. Biri de çıkıp demez ki, "Kardeşim, gel bakalım buraya! Getir bakalım balını.” Anında doğru analize! Sahte mi?; dükkanını kapat cezasını ver, ticaretten men et. Ne oluyor? Sonuç, bal satılıyor. Merdiven altlarında neler üretilir, nasıl satılır, nedir, ne değildir; bilen var mı?

Ne yapsın anneler babalar? Ay sonuna nefessiz düşerlerken, bir de domuz kıymasını mı düşünecekler? Düşünmesi gerekenler düşünmüyorlarsa...!!