GERÇEK AYNA TUTAR GÖRMEK İSTEYENE!..

Özellikle garp cephemizde! Ne zaman ki komşularla olan ilişkilerimizde bir çözümsüzlük söz konusu olmuştur, işte o an Kardak Kayalıkları TÜM NESNELLİĞİYLE… Diplomasiyi dahi öteleyip 21 yılın ardından olsa bile, varlığını medyatik bir üslupla kamuoyuna sergileme özelliğini korumuştur!

Hem de bu kez sadece SAT komandolarıyla değil, “kararlılığımızı ifade eden” başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile, 2 si koruma 4 Sahil Güvenlik botunun eşlik ettiği hücum botuyla... Kardak kayalıklarını ziyaret edilerek. Ülkemizin ve Milletimizin hak ve menfaatlerinin korunmasındaki azim ve kararlılığımız dost ve düşmana ilan edilmiştir.

En küçük vatan parçasının dahi bu denli can siperane korunup, sakınılması, özellikle “Süleyman Şah Türbesi” vakasının ardından! Tabii ki incinen gururumuzu okşamıştır… Ancak; ya Ege Bölgemizde ki durum?  İzmir, Aydın, Muğla sınırlarımızdaki, Yunan belediyeleri ve Yunan varlığının hüküm sürdüğü 17 Ada’nın “hal-i pür meali!” neyi ifade etmektedir?

Konuyu gündeme taşıyan ve halen ısrarla bu mücadeleyi sürdüren Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, 2008 yılı itibariyle konuya ilişkin yapılan toplantılara katılan heyetin bir üyesi. Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteridir… Şimdi siz bu da nereden çıktı diye sorabilirsiniz?

Osmanlı döneminde fethedilmiş, Atatürk’ün Lozan’da vermediği ve 1936 yılında Şükrü Kaya’nın Türkiye Cumhuriyeti ENVANTERİNE KAYDETTİĞİ, İngiliz ve Amerikan haritalarında bile TÜRK ADASI olarak gösterilen 16 Ada ve kayalığın 2004 yılından başlayan hazin öyküsüdür.

“Bu gizli bir mutabakat kayıtları var mı bilemem. 2006’dan itibaren Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmeler başladı. Bu görüşmeler maalesef gizli olarak, Türkiye’den üç diplomat, Yunanistan’dan da iki diplomat ve bir Amiral tarafından yürütüldü. Kamuoyuna bilgi verilmedi. Sadece Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi vardı… 
Genelkurmay Başkanlığında Komuta ve Harekât Merkezi’nin Amiriydim. Bir gün bir hava ihlali oldu. Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı hava ihlali yaparak Bulamaç adasına indiler. Bulamaç Adası Didim açıklarında, Türkiye toprağı. Tabii şaşırdım, elimde harita var, dedim ki bu adamların bizim adada ne işleri var? Bir araştırdık ki ada işgal edilmiş!
Yunan Belediyesi, Yunan askeri var adada. Sadece orda değil, başka adalarımızda da. Zaten Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı da askerlerinin Noel’ini kutlamak için gelmişler adaya. Bunun üzerine olay büyüdü. 4-5 gün sonra, Ocak 2009’da, bu kez Yunan Cumhurbaşkanı yine bizim olan Eşek adasına indi ve oradaki Yunan sancağını selamladı! Bir de baktık ki, dehşet bir durum var, Yunan Cumhurbaşkanı Adadaki belediyeyi ziyaret ediyor. Belediye levhası önünde poz veriyor ve o levhada şöyle yazıyor ‘Yunanistan belediyesi, 12 Ada bölgesi, Eşek Adası Nahiyesi!’ Bakın artık fiilen işgal gibi, Yunanistan bu Adaları hukuken de kendi ülke sınırları içine almış.

Ben 18 Mayıs 2011’de muhabirlerle adaya itmek istedim. Kendi vatan toprağıma pasaportla girdim! O belgeler ve resimler de Türk medyasında yayımlandı… O adalar boştu. Ama bu toprakları bizim hükümetin alenen vermesi üzerine, Yunanistan’dan önce askerler, sonra da Yunan vatandaşları getirilip buraya yerleştirildiler. Bulamaç ve Eşek Adaları, isim belirtilerek herhangi bir anlaşma ile hiçbir ülkeye devredilmemiş, Osmanlı kimliğini korumaktaydı. İddia edildiği gibi Yunan adaları değiller. Her iki adanın da. Lozan Barış Anlaşması Madde 12 gereği silahsızlandırılmış olmaları gerekmektedir. Ama bu adalarda artık Yunan Askeri var…”
Bu ibret yoğun paylaşımın en Trajikomik yanı ise; Bugün Kardak Kayalıklarının Komutanlarca ziyaret icra edilmesinin nedenini oluşturan,  Yunanistan’a sığınan 15 Temmuz Darbecilerinin iade edilmemesi olduğu hissettirilmiş olsa da… bakın ASLINDA 15 Temmuz da ne olmuş?

“15 Temmuz Darbe girişiminin ardından Erdoğan’ın kaldığı otele saldıran askerlerden ikisinin Keçi Adasında saklandığı ortaya çıktı. Keçi Adası bize ait. Burada aramayı bizim yapmamız lazım. Ama ne yazık ki biz Keçi Adasına asker gönderemedik! Neden? Çünkü pasaportla gitmemiz gerek. Orada Yunan askeri var artık. Dolayısı ile aramayı Yunan komandoları yaptı!..(*)”

Evet, hep böyle sürprizlerle doludur yaşam… GERÇEK hep en olmadık zamanlarda arz-ı endam eder huzurlarımıza!

Rivayet odur ki… Bir üst düzey Devlet yetkilisinin, kendi seçim bölgesi olan Koyun Adasına bile ancak Yunan gümrüğünden pasaportla giriş yapıp. Daha da ötesi kendisini taşıyan tekneye Yunan bayrağının çekilmesini kabullenmesi hangi ruh halinin dışavurumudur bilemem ama! Benim bildiğim ecdadımızın kemiklerini sızlatan, bu ve benzeri ayıpların Kardak Kayalıkları çıkartmasına gerekçelenip dindirilme çabaları pek de inandırıcı gözükmemektedir…  

(*) Ümit Yalım 8 Emekli Kurbay Albay