GENÇLER ÇOK İYİ..


Maçın oynandığı saatlerde temmuz sıcağını andıran güneşli bir günde, terleyerek.. 
1 nolu sahaya girdiğimde ilkten o mis gibi çim kokusunu hissedip, çektim ciğerlerime..
Sonra, ne teknik direktörler, ne futbolcular saniyeler içinde bir film şeridi gibi aktı geçti gözümün önünden.

***


Bu arada  Sadi Tekelioğlu hocamızla da  kucaklaşınca, genç takımlardan gelip de Trabzonspor formasıyla yıldızlaşan bizim uşakları düşündüm..
Zaten Sadi Hocayı görüp de en az 40 yıl geriye gitmemek, Ziya Bey sahasında yeşeren umutlarını, Bordo-Mavili formayla  taçlandıran şanslı  kuşakları hatırlamamak mümkün mü?

***

Maça gelirsek..
35’er dakikalık iki devre halinde oynanan karşılaşmada 1461 Trabzon iki devrede iki ayrı takımla mücadele etti. Trabzonspor ise sonlara doğru Aytaç’ın yerine Mertcan’ı sürdü sahaya..
Tabi  abiyle kardeşin maçında abi pek oralı olmaz ama, kardeş kendisini göstermek için daha gayretli gözükür.
Nitekim Trabzonspor karşısında iki kez öne geçen 1461 Trabzon’u ben çok beğendim. Hamdi Hoca’nın işi hiç kolay değil!
Çünkü formayı kime verse mahcup etmez..
Trabzonspor’a gelince..
Hemen herkes bilindik futbolunu oynadı.
Bu yüzden benim gözüm U19 takımından alınan santrafor Yusuf Ünsal ile uzun zamandır kayıp olan Bourceanu üzerindeydi.
Yusuf’un maşallahı var.
 Havadan yerden iyi, fiziği, gücü kuvveti yerinde. Bir gol attı, iki kez de az kalsın atıyordu. 
Yani ,Trabzonspor bu kadar iddialı ve büyük hedefleri olan bir takım olmasa, bir Gaziantep, bir Akhisar gibi  ‘Kümede kalsam yeter” mantığında olsa, sahadaki takımın tamamı bu tip gençlerden oluşur.
Ancak, bu kadar havalı ve pahalı futbolcu arasında forma şansı bulması elbette çok zor.
Bu bilinçle davranıp sıra kendisine gelene kadar kendisini bozmazsa bir şekilde yırtar..
Bourceanu ise kötü değil. Ancak ‘Ben bu formayı  giyerim’ dedirtecek gibi de değil.
Kadroya zor girip ya da tribünde oturanlardan şimdilik fazlası yok.