FINDIK DERKEN!
Üretici hak ettiğini almak isterken, tüccar da kar etmeyi hesaplamakta.
Bu sorun yıllar önce Trabzon’da çok eski tarihlerde tüccarın müstahsilden (üretici) fındık satın almasındaki tutarsızlıklar nedeniyle müstahsilleri kooperatif kurma mecburiyetinde bırakmıştı.
Sonra Giresun ağırlıklı, Fındık Tarım Kooperatifi kuruldu. Rahmetli babam Ahmet Yahya Subaşı da bu kooperatifin kurucusu ve ilk yönetim kurulu üyesi olarak kooperatifte görev almıştı. Fındık olayında müstahsil daima ezilmiştir.
Ancak kooperatif kurulunca verilen fiyatlarla müstahsil hakkını alabilmiştir. Niçin bugün kooperatifin faaliyetine dur denilmiştir?
Fındık bahçelerinde fındıktan başka bir mahsul alınamaz. Müstahsil tek gelirini fındıktan elde eder. O nedenle tüccarın alım fiyatından tatmin olamaz. Ülkemizde fındık tütün ve içki politikaları insanımıza ve Hazine’mize büyük zararlar vermiştir. Bugün yabancılar içkiyi ülkemizde kendileri üretip bize satıyorlar, böyle bir ticari döngü ülkemize büyük zararlar vermekte.
Bir türlü bu kalemlere istenilen ve arzulanan yönü her nedense veremedik.
Samsun şehrinde tütünü, kıyma makinelerine hazırlayan kadınlar, akşam olunca recilerden dağılmaları, cadde ve sokakları hınca hınç doldukları, artık tarih olmuştur.
Şimdi nerede o çalışma alanları, işçinin iş bulma sahaları bir bir kayboldular.
Demek ki, işsizlik problemi bu noktalardaki gözlemlerde yatmaktadır.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, yabancılar üç ünite malımızı ele geçirmiş. Bu felaketi göremiyoruz. Bu üretimlere biraz daha yaklaşım insanımızın cebine para, çalışma ve iş olanağı sağlayacaktır.
Çünkü para gücü olmayanlar, işsizler pazarı var diye kaçak içki yaparlar. Bu da ölümle sonuçlanan istenilmeyen sonuçlar doğurmakta.
Sonuç olarak bu üç kalem yaşamın vazgeçilmezlerine yeniden bir değerlendirme yaparak konumlarına yeni bir yol ve yöntem açmak gerekir.
Bu hem yurttaşın hem de devletin çıkarı ve menfaatinedir.