Şehir Hastaneleri hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan tarafından ‘yapılanlar, yapılacak olanlar’ şeklinde sıralandığında Trabzon da söylensin diye merakla takip ettik ama beklenen ‘ses ve nefes’ gelmedi.
Trabzon bir Mersin kadar bir Yozgat kadar niçin önemsenmedi? Bu sorunun cevabını iktidarın beş vekili vermek zorundadır. Çünkü Ak Parti’ye kayıtsız şartsız destek veren vatandaşlar ‘Trabzon’un esamisinin’ okunmamasına fena içerlemiş durumdalar.
Ak Parti onbeş yıllık parti olmasına rağmen ironik tarzla ‘Ben doğduğum günden beri Ak Partiliyim’ diyen Hüseyin Aydoğdu ağabey bile bu ‘unutulmuşluk’ için ‘Lal oldu dillerim kelam çıkmıyor’ tefsirinde bulunuyor.
‘Evet’, ‘hayır’ tercihinin hayati olduğunun dillendirildiği bir vasatta, yerelde siyaset yapanların kolu kanadı budandı adeta. Trabzon’un böyle konularda hassas olduğu ‘şehir hastanelerini planlayanlar’ tarafından bilinmiyor mu? Şayet bilinmiyorsa bunu bilmeyenleri değil bilmelerini sağlamayanları örselememiz gerekir.
Sorumlular listesini yaptığımızda başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sonra sırasıyla Adnan Günnar, Muhammet Balta, Ayşe Sula Köseoğlu ve Salih Cora’yı saymamız gerekir.
Sokağa kulak verdiğimizde inanın her köşede şehir hastanesi konusu konuşuluyor. Hasbihal olduğumuz kişiler de ‘Nasıl olur da istihdam sağlayacak Şehir Hastaneleri projelerinde nazar-i itibara alamayız’ diyorlar. Hatta Bülent Aksoy adlı bir okurum ‘Bu konuda sayın Bakanımız Süleyman Soylu’yu suçlayamam. Çünkü Türkiye’nin bütün belalarıyla göğüs göğüse savaşıyor. Ama diğer vekillerimiz hiç olmazsa yatırımlar konusunda inisiyatif almalıydılar’ diyerek daha gerçekçi bir yaklaşım sergiliyor.
Yani vatandaş olanı biteni derinden izliyor.
Eğer referandumda ‘evet’ çıksın diye isteniyorsa Trabzon’un beklentileri vuslatsız bırakılamaz.
Aksi halde şehrin vekillerinin ‘evet’ isterken ‘hayır’ın hayırlarına olacağını alttan altta ısıttıkları kanaati kehanet olmaz. Reis’e karşı dıştan sadakat içten sarakat besledikleri zehabına kapılmak saçmalık addedilmez.
Öyle ya ‘Trabzon erteye bırakılmayı kabul etmez’ itirazıyla Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın uykularını kaçırırlardı. Hassasiyetleri bile bile sergilenen gaflet her şeyi düşündürür. Bireysel beklentilerin ekonominin yaralı olduğu şu günlerde karşılanması mümkün değilse hiç olmazsa toplumun tümünü ilgilendiren konularda bir kırgınlık yaratılmamalıdır. Biz testi sağlamken yazalım, kırıldıktan sonra çok yazan olur nasılsa.