Her yıl 24 Nisan’da ABD Başkanı 1915 Ermeni meselesiyle ilgili acaba bu yıl hangi kelimeyi kullanacak diye bekleme derdi sona erdi. Joe Biden 1915 için “soykırım” dedi. Böylece Türkiye ABD’ye karşı sırtına yüklenen bir küfeyi indirmiş oldu.
1915’te yaşanılanların soykırım olmadığı bir hakikatse de siyasî propaganda ve uluslararası menfaat ilişkileri ne yazık ki birçok tarihî gerçekliğin önüne geçmektedir. Tarih siyasileştirilerek gündem malzemesi şekliyle argüman olarak kullanılmaktadır. Biden’ın seçim öncesi Trump’a karşı elini güçlendirmek için Ermeni lobilerine vaat ettiği “soykırım” hediyesi bu vesileyle verilmiş oldu. Bir yalanın sürekli olarak tekrarı onun bir zaman sonra doğruluğuna hükmedilmesine yol açan psikolojik bir tahlildir. Tarihî hiçbir bilgiye sahip olmayan ancak küçük yaşlardan itibaren devlet ve kilise eliyle kendilerine empoze edilen bu yalan bugünkü Ermenilerin çoğuna göre o kadar değerlidir ki geçtiğimiz yaz Ermenistan’ın Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan karşısındaki ağır hezimetini unutmak için ABD’den gelen bu açıklamadan sonra büyük bir zafer kazanılmış gibi kutlamalar yapılmaktadır. Soykırım meselesinden medet uman Ermeniler için Türkiye Cumhuriyeti’nden maddî tazminat elde edebilmek, başarısız oldukları savaş alanlarından daha onurludur ve kıymetlidir. ABD ve Batı’daki Ermeni lobilerince on yıllardır sürdürülen soykırım propagandası da nihayetinde Türkiye’den maddî talepte bulunma imkânına dayanmaktadır.
Hâlbuki ABD başkanının kullandığı “soykırım” ifadesinin hiçbir hükmü yoktur. Zaten bugün 29 ülke parlamentosu “Ermeni soykırımı” vardır kararı almıştır. İleride muhtemelen bu sözlü açıklama ABD senatosundan geçip yasallaşsa bile hiçbir hukukî bağlayıcılığı bulunmayan bir karar olacaktır. Bizim için asıl konuşulacak mevzu siyaseten Türkiye'nin ABD'ye karşı uygulamaya koyması gereken kararlarının ne olacağıdır. Çünkü ABD bu söylemle Türkiye’nin uluslararası siyaset ve kamuoyu önünde imajını zedelemiştir. İşlemediği bir suçu üstlenmesi, atalarına ve tarihine atılan bir iftirayı kabul etmesi istenmiştir. Bağımsız ve egemen devlet anlayışı böyle durumlarda dış işleri vasıtasıyla sözlü sert kınamanın ötesinde bağlayıcılığı net ağır yaptırımları gerektirir. ABD “soykırım” piyonunu ileri sürmüştür, hamle sırası artık Türkiye'dedir! Bu konu gündemin diğer başlıkları arasında kaybolup gitmemeli ve cevabî karşılık kesinlikle verilmelidir. Eğer Türkiye bunu yapmazsa ileride daha ciddi imaj kaybına uğrayacaktır.
Türkiye’nin ABD’ye karşı siyasî alanda yapacağı hamleler neler olacaktır bilmiyoruz ama tarih ve Türk milleti vicdanında en güzel cevap 1915 Sevk ve İskân Kanunu’nun mimarları Enver ve Talât Paşaların kabirlerinin bulunduğu Abide-i Hürriyet’te devlet töreni düzenlemek ve Ermeni teröristlerce katledilen Cemâl Paşa, Sa’id Halim Paşa, Bahaeddin Şâkir, Cemâl Azmi ve diğer İttihatçıları anmak olmalıdır.