Osmanlı Devleti padişahları içince Fatih Sultan Mehmet’in bilim ve sanata karşı fazlaca ilgili olduğu bilinir. Sarayda âlimlere tartışmalar yaptırır ve bunları bizzat takip ederek kendi kanaatini ortaya koyardı. Seferlerine bile bilim adamlarının eşlik ettiği ve bilimsel münakaşalara bu seferler sırasında bile ara verilmediği söylenir. Ayrıca Fatih Sultan Mehmet’in doğudaki ve batıdaki bilginleri İstanbul’a toplamak niyetinde olduğu da birçok kaynakta yazar.
Örneğin Trabzon’un fethi sonrası Rum bilgini Yorgi Amirukis’i yanına almış ve ona dünya haritası yaptırmıştır. Diğer taraftan İtalyan ressam G. Bellini’yi sarayına davet edip kendi portresi dâhil olmak üzere resimler yaptırmıştır.
Fatih Sultan Mehmet’in bilim insanlarına karşı olan bu ilgisi herkesin malumudur. Osmanlı Devleti ile sorunlar yaşayan Akkoyunlu Devleti hükümdarı Uzun Hasan da bunu biliyordu. Bu yüzden Osmanlı Devleti ile aralarında bir süredir devam eden sıkıntıları gidermek için bir bilim adamını elçi olarak görevlendirir.
60’lı yaşlarının sonlarında olan bilim adamı, bu zorlu görev için İstanbul’un yolunu tutar. Ve Sultan’ın huzuruna çıkar. Fatih Sultan Mehmet karşısındaki âlimin yaptığı çalışmalardan haberdardı. Elçilik vazifesi ile onu yakından tanıma fırsatı buluyordu. Ve Sultan tanıdıkça etkilendiği bilim adamından İstanbul’da kalmasını, çalışmalarına Osmanlı Devletinde devam etmesini ister.
Bilim adamı teklif için gurur duyduğunu ancak öncelikle elçilik görevini tamamlaması gerektiğini belirtir. Elçilik görevinin sonrasında 69 yaşında ailesi birlikte İstanbul’a taşınır. İstanbul’da törenler ile karşılanır. Bu bilim adamı matematikçi ve astronom olan Ali Bin Muhammed’dir, namı diğer Ali Kuşçu.
Ali Kuşçu ayın haritasını çizmiş, ayın uydu olduğunu ve güneşten aldığı ışığı yansıttığını ortaya koymuş bir bilim adamıydı. Diğer gök cisimleri ile ilgili de çalışmalar yapmıştı. Ayrıca matematik ve dil bilimcisi idi. Fatih Sultan Mehmet de pozitif bilimlere önem veriyordu. Bu yüzden Ali Kuşçu’yu 200 altın maaş ile Ayasofya'ya müderris olarak atandı.
Ali Kuşçu, Osmanlı Devletinde de derin izler bıraktı. İstanbul’un enlem ve boylamını ölçtü. Çeşitli güneş saatleri yaparak halkı saat ile tanıştırdı. Ancak daha önemlisi kendisinden önce “ulumu cüz’iye” yani küçük ilim diye bilinen matematik ve astronominin Osmanlı Devletinde değerlenmesini sağlandı. Osmanlı’da ziyadesi ile kelam, fıkıh ve mantık çalışmaları icra ediliyordu. Ancak Ali Kuşçu’nun verdiği dersler büyük ilgi gördü. Ve bu dersler bu alanda yeni âlimlerin yetişmesini sağladı.
Ali Kuşçu bunları sadece iki yılda yaptı. Çünkü Osmanlı Devletine ayak bastıktan iki yıl sonra 71 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Ali Kuşçu tüm çalışmalarını, evrenin merkezinde dünyanın var olduğuna inanılan bir dönemde yapmıştı. Onun gök cisimleri ile ilgili yaptığı çalışmaların güneşin merkezde olduğunu söyleyen Kopernik’e ilham olduğunu söylenir.
Kim bilir, bilim aşığı olan Kuşçu Ali ile Fatih Sultan Mehmet’in yolları daha erken kesişebilse belki de insanoğlu güneşin merkezde olduğu fikrini yaklaşık yarım yüzyıl daha erken duyacaktı.