EKOLOJİK OLMAYAN EKONOMİK DE OLMAZ!


Büyükşehir olduk.. 
Kadırga’dan taa Sultanmurat’a, Yayla -cenik (sahil) bir oldu. Büyükşehir “yeni bir imar planı” yapmaya mecbur.
Bu sürece katılımın en önemli adreslerinden biri olması beklenen Büyükşehir Kent Konseyi, duruma katkı koymak için toplantı çağrısı yaptı. Büyükşehir Trabzon yeniden planlanıyor.
Birlikte yaşıyoruz, birlikte planlayalım. Kendiniz için, kentiniz için. Sizin de katkınızı bekliyoruz.
Büyükşehir Kent Konseyi’nin bu çağrısı kendi içinde gerçekten milat. Birleşmiş Milletlerin ve AB’nin kentlilik tanımlarına uygun, katılımcı demokrasiye (birlikte yönetim) geçiş sürecini tetikleyecek bir çağrı. Bu anlamda, sonuçtan bağımsız çağrının kendisi için bile tebrikler Büyükşehir Kent Konseyi.
Toplantının açılış konuşmasını ‘Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanvekili Seyfullah Kınalı’ yaptı ve dedi ki; “Maalesef çirkin hale gelmiş bu şehri gelecek nesillere daha güzel bırakmamızın miladını oluşturmamız lazım..”
Harika bir saptama.
Salon dolu, çok sayıda muhtar, STK temsilcisi (bileşen) var. Yerel yönetimlerden belediye başkanı seviyesinde kimse yok. Söz alan süre tanımaksızın konuştu; sert sayılacak tartışmalar bile yaşandı. Kent Konseyi Başkanı Mustafa Yaylalı, söylenen her sözün değerli olduğunu, not aldıklarını, toplantıların her iki üç ayda bir tekrarlanacağını söyleyerek toplantıyı kapattı.
Hayaller ve gerçekler..
Büyükşehir için plan bir zorunluluk. Bunu herkes biliyor. Ancak geneldeki algı şöyle değil mi? “Bunlar güçlünün ayağına basmaz, bu işten doğacak rantı siyasiler ve siyasilere arkasını dayamışlar yer, şehir değil birileri kazanır...”
Bunu nasıl kıracağız? Nasıl en doğru planlamayı yapacak ve doğacak rantı yine Trabzon için kullanacağız? Beton yığını bu şehiri, tekrar eski günlerine döndürebilecek miyiz?
Yapılacak şey belli; öncelikle bir ‘amaç’ olmalı. Amacımız belli, bu şehre 50 sene sonrasına hazırlayacak bir şehir planı hazırlama. Ardından bu planlama sürecine katılımın yöntemi belirlenmeli.
Kamu zaten direksiyonda. Üniversite, odalar, STK’lar... HALK... Evet HALK...
Oy verip gerisini ko’veren bir toplum olduğumuzdan katılımcılık konusunda kültürümüz zayıf ama katılmak zorundayız. Ben oyumu verdim, gerisini seçtiklerim düşünsün diyemeyiz, dememeliyiz.
En önemlisi de zonlama yapılmadan, yani  ne, nereye, neden uygun belirlemeden işe başlamamalıyız. Bugün yapılan maalesef budur. Bu da ekosisteme rağmen planlama yapmaktır. Hepimize zarar verir. Ekosistem (bitki, hayvan, toprak, hava ve su)  ile ilişkiler bir bütün olarak sürdürülebir, kaliteli ilişki olarak gözetilmeli...
Ekonomik gelişme ile entegre bir yönetimin/yönetişimin ilk ve en önemli ayağıd planlamadır.
 Ki bu şehir bunun adımlarını attı. Trabzon’un geniş katılım ve ortak akılla oluşturduğu, “Marka Şehir Trabzon Strateji Raporu” adında bir gelecek ‘tasavvuru’ var.
 Yüksek katma değer yaratacak sektörler ile Trabzon ekonomisinin gelişmesi öneriliyor, ben de şiddetle savunuyorum.
Planlama zor iş..
Dünyada olup bitenleri anlamadan, bilim ve sayısal veriden yararlanmadan, ‘Biz yapıyoruz, en iyisi bu ve biz zaten sizin için yapıyoruz’ gibi günlük siyasetçi tezleri bugünkü batı demokrasininin katılımcılığı esas alan ilkesinin -en azından şekil şartına- uymamaktadır.
Diğer deyişle yönetim artık yönetişim olmalı. Yoksa iş tahakküme gider, öyle değil mi?
Sonuç..
Planlar şehrin yaşam kalitesini artırmasına katkı yapması kadar, sürdürülebilir bir ekonomi için de önemlidir. Amacı iyi belirlemek, bilgi ve veri kullanmak bu işin temelidir. Sürdürülebilir ekonomi diyorsak o ekonominin yakıtı doğal kaynaklar da korunmalı ve sürdürülebilir kullanılmalı. Özetle bizim için ekosistem yoksa ekonomi de yoktur.
TMMOB Şehir Plancıları Odası’na ödül için teşekkürler.