Eğitim ciddi bir iştir ve yatırımdır da. Hele hele yaz boz tahtası hiç değildir. Önce ulusal ,sonra evrensel boyutlu olmalıdır. Eskiler, “Öğretmenin, hocanın, hakimin, hekimin iyi olduğu her yerde huzur ve mutluluk vardır” demişler de yalan mı söylemişler? Gerçekten yukarıda saydığımız beş temel yaklaşımın olduğu ve ciddiye alındığı ülke insanları, huzur içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Özellikle öğretmenin huzurlu olduğu, çalışma koşullarının yasalara , yönetmeliklere uygun olduğu zaman o ülkede, adalet de, sağlık da ve sosyal yaşamda arzu edilen düzeyde olur.
Ben özel dershanecilik yaptım. Bir dershanenin açılması için sınıf alanlarından tutun da kapı genişliğine hatta yazı tahtasının nerede olacağına dair yönetmelik hazırlanmıştır. Bu yönetmeliğe uymayan bir yerleşim alanı dershane olamaz, çünkü izin verilmez.
Ben özel okulculuk da yaptım. Özel okulun kurucusu ve yönetim kurulu başkanıydım. Onun da kendine özgü yönetmeliği vardır. Bir okulun bahçesinin büyüklüğü, spor salonu, laboratuarları ve sınıflarının alanları yönetmelikte satır satır yazılmıştır.
Şimdi bakıyorum da eski dershanelerin kapılarında lise ilköğretim okul adları yazılı.
Bir katta dershanecilik yapan kişiler, o katı okula çevirmişler.
Güzel de hani bunun spor salonu, laboratuarları, okul bahçesi? Hak getire. Yukarıda da dedim ya eğitim, zor aynı zamanda pahalı bir iştir. El yordamıyla eğitim-öğretim yapılmaz ve yapılmamalıdır da.
Bir okulda spor etkinlikleri yapılmıyorsa, müzik çalışmaları, resim becerileri, kısaca sanatsal çalışmalara yeteri kadar yer verilmiyorsa biz ona okul diyemeyiz. O, olsa olsa kurs olur ki bu yaklaşım ,ulusumuz adına üzücü bir olaydır.
İster bin odalı Ak Saray yaptıralım, ister polisimizi son model silahlarla donatalım, ister yollarımız çok şeritli yapalım eğitimi ciddiye almadığımız sürece huzurlu ülke olamayız.Kalkınmış ülkelerle yarışamayız.
Öğretmen, eline yumuşak bir çamur parçası gibi gelen çocuğa şekil veren kişidir. Allah’ın yeryüzündeki en belirgin elçileri ve onun yaratıcılığını yansıtan kullarıdır. Onun için öğretmen iyi eğitilmelidir. Alan bilgisi güçlü, ulusal değerlere önem veren, manevi zenginliğe sahip insan olarak öğrencinin karşısına çıkarılmalıdır.
Çünkü o , yalnız yaşadığı yılların değil, gelecek kuşakların da sorumluluğunu üstlenen kişidir. Her hareketinin,her sözünün hatta her nefes alışının hesabını kendine ve topluma vermek zorunda olan kişidir. Yüzeysel bakılmaması gerek mesleklerin başında öğretmen ve çalıştığı kurum gelir.
Devlete düşen görev, eğitimi ciddiye almaktır. Kişilere iş bulmak için yasalara ve yönetmeliklere uygun olmayan dershaneleri okula çevirmek yanlışlığından vaz geçmelidir. Elbette ki okul kurallarına uygun dershanelere diyeceğimiz yok Ama bir kattaki dershanelere de okul adı verilmektedir.
Bence üç- beş dershane birleşmeli modern okul yaptırması için devlete başvurmalıdır. Devlet de onlara olanaklar sağlamalıdır. Devlet bu insanlara bu olanakları sağlayamıyorsa devlet okullarına atamaları yapılmalıdır.
Hani Sayın Cumhurbaşakınımız, “Aslan yattığı yerden belli olur,” diyor ya kendi sarayı için. Biz de diyoruz ki ülkenin kalkınmasının temelini oluşturan öğretmenlerin çalıştıkları binalar eğitimin kalitesini oluşturur.
Verimli, mutlu, olumlu kuşaklar yetiştirmek istiyorsak lütfen eğitimi ve okulları ciddiye alalım.
Eğitimde de aslan yattığı yerden belli olur
Ne dersiniz?