EĞİTİMDE 15 EKİMLER BİTMEZ…

Türk Milli Eğitimi yüz gün önce Ziya Selçuk Beye teslim edildi. Milli Eğitimde küçük dokunuşlar yaparak yıllarca yaşanan zulmün bitebileceği, eğitimin tam olmasa da düzeleceği fikriyatını gerek eğitim çalışmalarında gerekse toplumda oluşturdu. Öğretmen ihbar hattı ALO 147’nin kapatılması, Öğretmen Performans Değerlendirme Sisteminin kaldırılması, Milli bayramların tekrar kutlanılacağının açıklanması bizi ümitlendirdi. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk 15 Ekim tarihinde açıklayacağı Vizyon Belgesini 23 Ekim tarihine erteledi. İnşallah teknik detaylardan dolayı bir haftalık sarkma olmuştur!

Toplumun ihtiyaçlarına göre eğitim programları ve müfredatları belirlenmelidir. Eğitim kurumlarının açılması, alınacak öğrencilerin sayısı ve nitelikleri bu programda olmalıdır. Okul binaları bulunduğu bölgelerde ihtiyaca göre iyi planlanmalıdır. Akla uymayan sadece yukarılara şirin gözükme adına yapılan uygulamalardan bir an önce vaz geçilmelidir. Eğitimin belli bir standartta yürütülmesi için hizmet bölgeleri oluşturup, hizmet bölgelerindeki zorluklara göre ek ödemeler yapılmalıdır. Böylece kadro tahsisi sağlanabilir.

Okulların öğrenci sayısı ve niteliğine göre kendilerine ait bütçeleri olmalıdır. 2018 yılında OECD ülkelerinde bütçenin ortalama %6’sı eğitime ayrılmışken, bizde bütçenin %3’ü eğitime ayrılmıştır. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran çok daha yüksektir. Öğrenci başına harcanan para azaldıkça öğretim süreci içerisindeki öğrenci kalitesi de azalmaktadır.

Öğretmen Liseleri yeniden açılmalıdır. Eğitim fakültelerine öğrenci alımlarında adayların akademik başarılarının yanında ilgi, tutum, isteklilik, konuşma kabiliyeti gibi özelliklerin de değerlendirilmeye alınması gerekmektedir. Eğitim fakültelerinin kontenjanı ihtiyaca göre MEB tarafından belirlenmelidir.

Okul öncesi, zorunlu eğitim kapsama alınmalıdır. Okul öncesinde kendimize ait programlar geliştirilmelidir. Öğrenci tanıma ve yönlendirme konusundaki yetersizlikler giderilmelidir. Gerek liselere geçişte, gerekse üniversiteye geçişte yazılı yoklama şeklinde ve merkezi olarak özel sınavlar uygulanmalıdır.

Yönetici atamaları adalet ve liyakat esaslı olup ideolojik yandaşlık yerine ehil olan kişilere imkân verilmelidir. Burada yazılı merkezi sınav usulü kaçınılmaz görülmektedir. Eğitim yöneticiliği bir statüye kavuşturulmalıdır. Denetleme rehberlik esaslı olup baskı unsuru olmaktan uzaklaştırılmalıdır. Müfettişlik kavramını Bakanlık Maarif Müfettişliği şeklinde tek bir çatı altında toplanmalıdır.

Ders kitapları uzmanları tarafından yazılmalı, yeterli incelemelerden sonra öğrenciye ulaşmalıdır; öğrenme sürecinde öğrenciye rehberlik edecek pedagojik detayları içermelidir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılmalı, öğretmenlik mesleğinin yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır. Öğretmenlik, herkesin yapabileceği bir meslek olmaktan çıkarılmalıdır. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik kaldırılıp, tüm öğretmenler kadrolu olmalıdır. Öğretmenlerin norm kadro planlamasına göre tayinleri yapılmalıdır. Çeşitli formüllerle usulsüz atamalardan uzak durulmalıdır. Ayrıca yardımcı personel sıkıntısı İŞKUR gibi geçici çözümlerle değil kadrolu atamalarla sağlanmalıdır.

Öğretmene 3600 Ek gösterge verilmesi, diğer çalışanların ek göstergelerinin 800 puan artırılması, yardımcı hizmetlilerin ek göstergeden yararlandırılması gerekmektedir. Şiddeti önleyici politikaların oluşturulması amacıyla tıpkı doktorlara yönelik şiddeti önlemek adına çıkarılan yasa gibi kanunlar çıkarılmalı, ayrıca bu husus ile ilgili sosyal araştırmalar yapılmalıdır.

Değerler eğitimi yerine karakter eğitimi öğretmenlerimiz tarafından verilmelidir. Birtakım ne olduğu belli olmayan siyasal, sosyal ve ideolojik oluşumların, yapıların okullarımıza girmesine kesinlikle engel olunmalıdır. Eğitimin ihmal edildiği bölgeler için ailelere bilinçlendirme politikaları uygulanmalıdır.

Eğitim sorunlarımız öyle birkaç günde birkaç insanın alacağı kararlarla düzelmeyecek hale gelmiştir. Akıl ve bilimden uzak yöntemler, her zaman olduğu gibi duvara toslamamıza neden olacaktır. Vizyon belgesinin oluşumunda başta bu konunun üniversitelerdeki uzmanları, uygulayıcı olan öğretmenler, bürokrasi, veliler hatta öğrenci temsilcileri olmak zorundadır.