DOSTLUK KAZANDI...
Ne güzel çalar söylerdi. Ruhu şad ve ışıklar içinde olsun. Paylaşmak istedim. Böylesine güzel ve anlamlı bir günde iki komşu kentin iki kardeş takımı karşı karşıya geldi.
Önce sonuç ama kimsenin anası ağlamasın değil mi!..
Her iki takımın bugün ligdeki durumlarına bakacak olursak, hem Rizespor hem de Trabzonspor annelerinin hayır dualarını almışlar. Rizespor inatla ve ısrarla bırakın bir alt kümeye gideyim diyor.
Ama o kadar iyi dostları var ki, ne Balıkesir, ne Karabük ne de Kayseri Erciyes “Buna izin veremeyiz’’ diyerek devamlı uçurumla arasına giriyorlar.
Diğer taraftan Trabzonspor’a bakıyorsunuz.
Yıllarca İstanbul’un büyükleri karşısında, yetersiz koşullarına karşın dik durmuş, yarışmış, yara almış ama yıkılmamış.
Bugün ise başarıyı, 4. olabilmek ve Avrupa kupalarına katılabilmek için İstanbul Başakşehir ve Bursaspor’un kaybedeceği puanlarda arayan bir takım..
Düşündürücü bir o kadar da acı.
Bu kentin insanları, Trabzonspor’a gönül verenler seçim havasını değil, her an Trabzonspor’un havasını soluyorlar..
Bakkal Ömer, terzi Alaattin, berber Ali Osman, büyük şef Hakan, çaycı Salih; “Bunca transfer bunca borçlanmadan sonra 4.’lük bize yakışmaz’’ diyerek seslerini yönetime duyurmaya çalışıyorlar.
Rizespor, Trabzonspor karşısında çok rahat bir oyun sergiledi. Kritik konumlarına karşın 90 dakika boyunca kazanmayı istemedi. Görebildiğim kadarı ile Rizesporlu oyuncular hırsı, paslaşmayı, paylaşmayı ve en önemlisi takım ruhlarını evde unutmuşlar. Sahaya yansıyan bilinçsizce bir koşuşturma o kadar. Bu rehavet ileride çok pahalıya mal olabilir. Zaman yitirmeden, Rize kenti tümüyle bir silkelenmeli...
Trabzonspor ise öylesine bir maç oynadı. Kazandı ama sevinemedi bile.
Rize’de alkışı dostluk aldı.
Bir alkış da eli öpülesi annelerimize...