‘Ülke olarak iklim değişimlerinin sonuçlarına şimdiden hazır olmak, gelecek kuşakların güvenliği açısından hayati bir önem taşımaktadır.’
Bu günlerde, kış ortasında yaşanan mevsim dışı aşırı sıcaklık ve yağmursuz günler Doğu Karadeniz Bölgesinin kuraklığını gündeme taşımıştır.
NASA 2021 yılında ‘Türkiye kuraklık dönemine girdi’ adlı makaleyi yayımlayarak ilk uyarıyı yapmış, bu konuyla ilgili bir makaleyi de aynı yıl bu köşemizde sizlerle paylaşmıştık.
Özetle makalemizde Türkiye’nin 900 yıldan beri periyodik olarak kuraklık dönemlerine girdiğini, günümüzde ise yağışların 1981-2010 yılları ortalamasının altında olduğunu vurgulamıştık.
NASA’ya göre küresel iklim değişimin bir sonucu olarak ekvatorun 15-35 kuzey enlemleri arasındaki bölge çölleşmektedir.
Haritaya göre çölleşme Türkiye’yi güneyden ve doğudan kuşatmakta, şimdiden Doğu Anadolu Bölgesinin küçük bir kısmı çölleşmeye başlamıştır.
Harita 1: NASA’ya göre günümüzde ekvatorun 15-35 kuzey enlemleri arasındaki bölge çölleşmektedir. Haritada kırmızı alanlar
Öte yandan, Meteoroloji Bölge Müdürlüğünün 2022 yılında yayınladığı Kuraklık Haritası ise Doğu Karadeniz Bölgesi için ciddi bir uyarı niteliğindedir.
2020-2022 yılları Meteorolojik verilerine göre, Ordu-Rize arasında kalan Doğu Karadeniz Bölgesi olağanüstü kuraklık- çok şiddetli kuraklık- şiddetli kuraklık-orta kurak ve hafif kuraklık kuşakları ile güneyden, doğudan ve batıdan kuşatılmıştı.
Trabzon hariç, bölge ancak normal yağış alabilmiştir.
Oysa Batı Karadeniz Bölgesi bu dönemde Türkiye’nin en yağışlı bölgesi olan Doğu Karadeniz Bölgesinden daha fazla yağış almıştır.
Harita 2 2020-2022 Meteorolojik verilerine göre Ordu-Rize arasında kalan Doğu Karadeniz Bölgesi olağanüstü kuraklık- çok şiddetli kuraklık- şiddetli kuraklık-orta kurak ve hafif kuraklık kuşakları ile güneyden, doğudan ve batıdan kuşatılmıştır.
Türkiye’de ve Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşanan iklim değişikliklerinin sonuçları önümüzdeki yıllarda daha açık ve etkin olacağı kaçınılmazdır.
Özetle; ülke olarak iklim değişimlerinin sonuçlarına şimdiden hazır olmak, gelecek kuşakların güvenliği açısından hayati bir önem taşımaktadır.