DİN VE TOPLUMLAR

Toplumlar din üzerinden neden kolayca yönlendirilebiliyorlar?

Din, tarih boyunca toplumların kültürel, sosyal ve siyasi yapısının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. İnsanın inanç ihtiyacı, manevi rehberlik arayışı ve duygusal bağ kurma gereksinimi, dini önemli bir toplumsal güç haline getirmiştir. Bu nedenle, din üzerinden çeşitli yönlendirmelerin yapılması da sıkça görülmektedir.

İnanç sistemleri, bireylere yaşamın anlamı, ölüm ve ahiret gibi konularda açıklamalar sunarak manevi bir zemin sağlar. Bu manevi bağ, insanların güçlü bir güven duygusu hissetmelerine yardımcı olur. Dolayısıyla, din adamlarının ve dini liderlerin söyledikleri, pek çok kişide sorgusuz kabul görebilir. Eğer bu söylemlerde bulunan insanlar, kamil derecede gerçek ve doğru bilgilere sahip değilseler, toplumlar sosyal alanda sıkıntı yaşarlar.

Birçok toplum, tarih boyunca dini kurumlarca şekillendirilmiş eğitim, hukuk ve sosyal normlara sahiptir. Bu köklü yapı, dini kurumların ve dini söylemlerin toplum nezdinde meşruiyet kazanmasını kolaylaştırır. Böylece siyasi veya sosyal bir hareket, dini referanslarla desteklenerek daha kolay taban bulabilir. Yakın siyasi tarihimizde bununla ilgili yaklaşımların var olduğu hepimizin hafızalarındadır.

Din, çoğu zaman belirli kuralları ve itaat kültürünü beraberinde getirir. Örneğin ibadet şekilleri, ahlaki normlar ve toplumsal roller çoğu dinde detaylıca tanımlanır. Bu itaat kültürü, liderlerin yönlendirmelerine karşı çıkışın daha az olmasını ve sorgulamadan benimsenmesini sağlayabilir. Tarihte ve günümüzde bu görüşü doğrulayan bir çok uygulama vardır .

Dinin temelinde, “ödül ve ceza” kavramları sıkça vurgulanır. İyilik yapmanın mükâfatı, kötülük yapmanın ise cezalandırılacağı fikri, bireyin davranışlarının şekillenmesinde güçlü bir araçtır. Sosyal psikoloji araştırmaları, korku ve umut duygularının insanların yönlendirilmesinde oldukça etkili olduğunu gösterir. Bu duygular, özellikle kriz dönemlerinde daha da güçlenir.

Tarih boyunca dinin siyasette kullanıldığı birçok örnek görülmüştür. Siyasi liderler, meşruiyet kazanmak veya kitleleri seferber etmek için dini söylemlere başvurabilirler. Amerika da İncil’in, Türkiye de Kur’an’ın zaman zaman, siyasilerce seçim meydanlarında havaya kaldırılıp atıfta bulunulması bundandır,

Yapılan araştırmalar, özellikle ekonomik ya da siyasi kriz dönemlerinde, din üzerinden yapılan propagandaların daha etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Mesela; faiz konusunda; “Nas var size ne oluyor” söylemi, büyük ekonomik zorluklar içerisinde olan halkımızı, inançlarından dolayı eleştiri hakkından mahrum bırakmış ancak bu sözle perdelenmek istenen ekonomik sıkıntılar artarak devam etmişti.

Toplumlar, dinin getirdiği manevi ve kurumsal güce büyük önem atfeder. Bu durum, dini söylemlerin kitleler üzerinde etkili olmasını kolaylaştırır. Din, bireyin duygusal dünyasına ve sosyal kimliğine hitap ettiği için, din üzerinden yönlendirme yapmak zaman zaman hem toplumlar hem de liderler için etkili bir yöntem haline gelebilmektedir.

Tarihi yaşanmışlıklardan ve dini gerçekliklerden yola çıkarak adımlarımızı atarsak, toplumsal problemlerimiz daha da azalacaktır. Dinin emrettiği akıl kullanımı ve ilim yapma ile de çağdaş dünyadaki yerimiz sağlamlaşacaktır,

Bu gerçeği ve fırsatı, günübirlik kısa siyasi kazanımlarımız için feda etmemeliyiz. Yoksa hesap günü bunun hesabı istenecektir, unutmayalım.