Deprem sonrası hava, kara ve denizden yapılacak her türlü ulaşımın çok önemli olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye tarihinin en şiddetli ve en geniş alanı etkileyen depremi olarak kayıtlara geçen Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden bir aya yakın zaman geçti. Deprem resmen 50 bin, bilinmeyenlerle belki de 150 bin kişinin ölümüne, on binlerce insanın yaralanmasına ve de çok büyük bir maddi kayba sebep oldu. Deprem sonrası hava, kara ve denizden yapılacak her türlü ulaşımın çok önemli olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıktı. Depremzedelerin bölgeden tahliyesi ve yardım ekiplerinin bölgeye ulaştırılması konusunda birinci tercih hava yolu oldu.
Dünyanın 130’u aşkın ülkesinden gelen insani yardımların ulaşmasında ilk önce havalimanları tercih edildi. Ne yazık ki uyarılara rağmen bozuk araziye yapılan Hatay Havalimanı hasar gördüğü için ilk anda kullanılamazken ilerleyen günlerde hızla onarılarak devreye alındı. Tamamı Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) tarafından işletilen Gaziantep, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman ve Elazığ Havalimanları depremde zarar görmezken Kahramanmaraş ve Malatya Havalimanları kısmi hasar gördü, fakat onlar da hemen onarılıp hizmete açıldı. Adana’da Amerikalılarla ortak yönetilen İncirlik Havaalanı da işlevini sürdürdü. DHMİ’ye göre 6-26 Şubat tarihleri arasında bölgedeki 9 havalimanından 9 bin 536’sı iç hat, bin 435’i de dış hat olmak üzere askeri ve sivil 10 bin 971 uçuş gerçekleştirildi. Aynı tarihlerde bu havalimanlarına 335 bin 669 yolcu gelip 531 bin 640 depremzede tahliye edildi.
12 bin 492 ton insani yardım malzemesi de taşındı. Bu bir başarıdır. Emeği geçen herkese teşekkür etmek insani borçtur.
Devletin deprem bölgesinde işlettiği havalimanları böyle bir performans gösterirken, diğer kentlerdekiler acaba ne durumdadır? Ayrıca, İstanbul’dakiler ile Antalya, Ankara, İzmir, Dalaman ve Bodrum’da bulunan, yap-işlet- devret (Y.İ.D) yöntemiyle özel sektörce inşa edilip, işletilen havalimanlarının nasıl ve ne durumda olduğunu biliyor muyuz?
İstanbul’da Atatürk Havalimanı’ndan sonra Savunma Sanayi Başkanlığı’na bağlı HEAŞ tarafından ihale edilen yapım ve işletme işini İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Yatırım Yapım ve İşletme A.Ş (Limak-GMR-Malaysia Airports ortak girişimi) aldı. Limak-GMR ortaklığının yapım sırasında deprem konusunda deneyimli yabancı şirketlerden destek aldığı ve bu nedenle Sabiha Gökçen Havalimanı’nın dünyada depreme karşı en dayanıklı 10 önemli tesisten biri olduğu biliniyor. Bina 300 adet sismik izolatörle desteklenen dünyadaki en geniş izolatörlü yapıdır.
Yapısal ve sismik tasarımdan sorumlu olan Arup Türkiye-Los Angeles firması yaptığı açıklamada “Tesisler, İşletmeci firmanın üst düzey performans talebiyle deprem yönetmeliğinde ön görülen seviyenin üzerinde yapılmıştır.” diyor.
18 ayda bitirilen tesislerde 55 bin kazık kullanıldığı ve 227 bin metrekarelik bir alandaki binaların bodrum katlarındaki betonarme üst yapının tamamen çelik strüktürle imal edildiği belirtiliyor. Tesisin farklı bir özelliği de betonarme temellere yüksek mukavemetli ankraj civatalarıyla çelik kolonların bağlanmasıdır. Sabiha Gökçen Havalimanı tasarımdan yapıma kadar birçok ilke ve rekora imza atmış. Malaysia Airport tarafından işletilen bu tesisi, gerekli teknik kurallara uyularak yapıldığı için depreme karşı dayanıklı.
DHMİ tarafından yapımına karar verilen ve yap-işlet- devret yöntemiyle ihale edilen İstanbul Havalimanı 42 ay gibi rekor bir sürede bitirildi. Halen Kalyon-Cengiz ortaklığındaki bu havalimanının olası bir depreme hazır olduğu açıklandı.
Türkiye’nin en büyük altyapı projesi olan İGA İstanbul Havalimanı Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İsmail Hakkı Polat, havalimanının inşa edildiği zeminin güçlendirildiğini ve tüm tasarım süreçlerinin depreme uygun bir şekilde gerçekleştirildiğini açıkladı.
Bu amaçla Mayıs 2015’te İstanbul Havalimanı Sismik Tehlike Raporu hazırlatan İGA, bu süreçte ulusal ve uluslararası bir ekiple birlikte çalıştı. Söz konusu raporda, deprem tehlikesi için kaynak faylarda oluşabilecek herhangi bir depremin muhtemel etkilerinin belirlenmesi amacıyla sahaya özgü sismik tehlike değerlendirmesi yapıldı. Polat, kesintisiz hizmet prensibiyle tasarım ve inşaatın tamamlandığını belirterek, “Kriterimiz, İGA İstanbul Havalimanı’nın deprem sonrasında hiç hasar görmemesi ve kesintisiz kullanım prensibi üzerine kuruldu. Deprem olması halinde, terminal, hava trafik kule, enerji merkezi, ARFF (Yangın) istasyonları, tüm binalarımız ve hava tarafı Pist-Apron-Taksi yollarında operasyonların aksamayacağı şekilde, deprem modellemeleri çerçevesinde, tasarım ve inşaat çalışmaları gerçekleştirdik.” diye konuştu.
Y.İ.D yöntemiyle işletilen meydanlardaki TAV ve YDA şirketlerinin de deprem için gerekli önlemleri kesinlikle almıştır. Bu nedenle içiniz rahat olsun diyorum.
Mutlu yarınlar Türkiye’m.