Demokrasilerin rengi/formu, onu oluşturan/yaşayan bireylerin kültürel birikimleriyle doğrudan ilişkili oluşunu bilmiyoruz.
Bilsek/bilebilsek demokrasimiz böylesi çalkantıları yaşar mı?
"Çok Partili Dönem"e geçiş tarihi 1946 yılından bu yana demokrasi adına yaşaya geldiğimiz olayların özüne inilip tahlil/analiz yapıldığında kültürel noksanlığımızı/eksikliğimizi hala göremeyenler var, maalesef...
Ya da bu noksanlığı işlerine gelmediği için görmezden gelenler ise demokrasimizin ayıbı ayrıca...
Demokratik düzende yaşıyoruz da; toplumsal anlamda kime/kimlere demokrasinin ne olup olmadığı konusunda eğitim verildi?
Başlangıçtan bu güne siyaset alanına girenlerin çoğunluğu, kendi çıkarları doğrusunda demokrasi mesajı vererek bu alanda başarılı olmayı yeğlemediler mi?
Sonuçta, gerçek demokrasi öğretisinin yapılmayışı nedeniyle farklı ve ilkel algılar sonucu çalkantılı dönemleri yaşamıyor muyuz?
Dünden bugüne siyasete soyunanların kimilerinin toplum önünde "demokrasi öğretmenliği" yapacak yerde; "köşe/koltuk kapma yarışın"a girip, asıl görevini unutmasıdır acı olan...
Bu alanda bilgiden yoksun olanlara yaklaşımda, ulusal yerine öteden beri kişisel çıkar hesapları yapan siyasetçinin; ülkeyi sonunda getirdiği noktadayız bugün, maalesef...
Siyasetçiyi "vicdani görev ehli" olmaya zorlayan; yaptığı yeminden önce; ülke ve millet sevgisi yanında, aldığı/edindiği toplumsal ahlak kuralları, gelenek/görenekleri her yerde ve her zaman sahiplenmesi olmalı ayrıca...
Maalesef zayıflarla dolu karneler alıyoruz dönem-dönem...
***
1923'te açılan "Cumhuriyet Dönemi"nin bu ülkeye ve insanına getirdiği hizmetleri inkara kalkmak ne anlama geliyor, bunu siz değerli okurlarımın sağduyusuna bırakıyorum.
***
Yeterli demokrasi eğitimi/bilgilenmesi yapılmamış toplumlarda din algısını çeşitli alanlarda kullanmaya/istismara kalkan zihniyetlerin varlığını zaman-zaman gördük/yaşadık. Belki, daha da yaşayacağız.
Çünkü demokrasimize erdem kazandıracak bilgi kaynaklarını beslemeyi bilmiyoruz.