DEMOKRASİ VE SEÇİMLER!
Demokrasi, özgürlüğün yeşermesine yardımcı olan, insan onuruna yakışır bir rejim!.. Özgürlük ise tutsak olmayan, köle olmayan kişilerin yaşam biçimidir.
Hatta özgür kişi kendi kendisinin, duygularının, tutkularının esiri olmayan kişidir
Demokrasilerde seçim bir eylemdir. Özgür kişinin kendi düşüncesini ve beğenisini sandıkta yansıtmasıdır. Siyasi partiler ise demokrasinin vaz geçilmez öğeleridir. Her siyasi parti üyesi kendi düşüncesini kendi partisinde yansıtır.
Aslında Cumhurbaşkanı bir siyasi parti öğesi değildir, olmamalıdır. Çünkü onun oturduğu makam; ırk, dil, din farkı gözetmeksizin herkese eşit mesafede ve herkesi kucaklar. Bir Cumhurbaşkanının benden olanlar, olmayanlar diye ayırım yapma keyfiliği yoktur. Onun için siyasi partiler üstü niteliklere sahiptir.
Siyasi partilerden seçilen Cumhurbaşkanları parti lideri olunca fazla sorun yaratmıyorlar ve yaratmadılar da. Ancak sıradan bir milletvekili o makama seçilince ister istemez genel başkanının etkisinde kalıyor ve sanki noterlik görevi yapıyor gibi. Umarım Sayın Cumhurbaşkanımız, Anayasamıza ve kendisine verilen yetkilere bağlı kalarak, mecliste yapacağı yemini her zaman anımsar.
Seçim sonuçlarına baktığımızda iki kazananının olduğu ortaya çıkmaktadır; Başbakan Recep Tayyıp Erdoğan ve Selahattin Demirtaş.
Çünkü Başbakan dolayisiyle AKP yerel seçimlerde yüzde 90 civarında katılımda 20 milyon oy almıştı. Şimdi ise katılım yüzde 75 olmasına karşın oyunu korudu. Demirtaş ise yerel seçimlerde aldığı oydan yüzde 60 civarında fazla oy almıştır.
Doğal olarak kaybedenler belli; CHP ve MHP.
Ekmelettin Bey, beyefendi bir insan. Ama halk tarafından pek tanınmıyor. Bugüne kadar siyasi bir yaklaşımı da yok. Anladığımız kadarıyla muhafazakâr bir kişilik. Dürüst, hiçbir kirli işe karışmamış nitelikte; ama yine tekrar ediyorum maalesef, toplum tanımıyordu kendisini. Çatı aday gösteren partilerden yeteri kadar destek göremedi. MHP’nin kalesi olan yerlerden bile yeterli oy alamadı.
İki partinin yerel seçimlerde aldığı oyların 5 milyonu sandığa yansımadı. Katılımı artırıcı çözümler üretilmedi. Sonuç kılpayı da olsa Sayın Başbakan birinci turda barajı aşarak 12. Cumhurbaşkanı oldu.
Yarışta koşullar eşit miydi? Bu masaya yatırılmalıdır. Bir bakan belediye başkanı adayı olunca bakanlıktan istifa ederken bir başbakan için aynı yasa geçerli değil midir? Devletin tüm olanaklarını, makamının getirdiği koşulları haklı olarak kendi lehine kullandı.
Özünde yerel seçimlerde AKP’nin aldığı oy oranı sanıyorum yüzde 90 katılıma karşın yüzde 43 iken bu oran aynı katılım üzerinden düşünülürse yüzde düşüyor galiba. Bu da gösteriyor ki AKP oyları bir yerde doyuma ulaşmış.
BTP bu seçimlerde de kimliğini korudu. Yerel seçimlerde başarılı olduğu illerde çatı adayına verilen oylarında artma oldu. Bu da gösteriyor ki liderler ve parti yönetimleri samımı olunca sonuç her zaman olumluya dönüyor.
Sayın Başbakanımızın balkon konuşması kucaklayıcı nitelikteydi.
Öyle olması gerekiyor ve doğrusu da bu. Çünkü o, bir partinin değil bir ulusun Başkanıdır artık. Ancak her seçim sonrası yaptığı demokrat, insan haklarına saygı ve işte, aşta eşitlik gibi söylemlerini uygulamada yerine getirmedi. Kendi partisi üyelerine, yandaşlarına arka çıktı; ama şimdi bir ulusun Cumhurbaşkanıdır artık o.
Düşünürümüz Ziya Gökalp, “Düşünmek ve hayal etmek kolaydır; yapmak, başarıya götürmek zordur” demişti geçmişte.
Sayın Başbakan , o güzel söylemi ile, yetenek gücü ile 78 milyonun Cumhurbaşkanı olacağını ulusumuza ve tüm dünya uluslarına duyurdu.
Umarız uygular ve zoru başarır.
Kolay gelsin Sayın Cumhurbaşkanım.