TC devletinin kuruluş ilkeleri, onu yönetmeye aday olan her siyasetçi tarafından bilinmesi gerekir. Ben bilmiyorum, ben bunu tanımıyorum demek olası değil ve olmaz. Çünkü, devletin varlığı/temeli Anayasa'da, bu ilkeler açık/sarih şekilde yazılı bulunuyor.
Böyle bir gerçek ortada iken, varken; siyaseti kendi başına buyruk alanlara çekip, çıkmaz sokaklar yaratmak siyasetçinin basiretsizliği olmaz da ne olur?
***
Bu ülkede demokrasi kültürünü geliştirme konusunda kimler gelip-geçmişse hep kendi algıları ölçüsünün geçerli olduğu kanısıyla uygulama yaptılar.
Suyun başında onlardı çünkü... Onların önerdiği, söylediği doğruydu, onlara göre...
Ve farklı görüşlerin demokrasi önerileriyle bugünlere geldik.
Demokrasimizin durumu ortada...
Siyaset dünyamızda hala hizipsiz, kavgasız/gürültüsüz gün mü var?
Sormak gerekir bu noktada;
-Yurttaş mı bu kavga ve gürültüyü istiyor?
Hayır!.. Hayır!.. Hayır!..
Yurttaşın özlemi; yurtta barış, esenlik, dirlik/düzen, güvenlik, adalet, eğitim, huzur, sağlık/selamet üzerine hep...
Bu duygularla yarınları bekliyor insanımız...
Terör bitirilsin/sonlandırılsın istiyor en başta...
Sonra eğitim, adalet, sağlık alanlarındaki sorunlar çözüme kavuşsun...
Tarımsal reformla üretici-tüketici sızlanmaları sonlansın...
İçgöçmenlik olayını önlemek için yeni iş alanları açılsın, işsizlikte yükselen grafiğe dur denilsin isteniliyor.
***
Gelen-giden siyasetçilerin pembe dünya tasviri yapan konuşmalarını dinlerken kendimi düşler ülkesinde yaşar buluyorum.
Şairin, "Yaşamak güzel şey be kardeşim" dizesi işte hep de böyle zaman dilimlerinde usuma gelip takılıyor. Düşsel heyecanlarla dolu dakikalar sonrasında gerçek acı bir şamar gibi iner benim gibi düşünenlerin suratına...
Yaşam, düşsel değil ki...
***
Her toplumun kendine özgü yaşamsal gerçekleri olduğunu biliriz. Bu gerçekler, yaşam algısını farklı farklı renklerle, tatlarla süslerse ortada sorun gözükmez. Yaşamsal algı bakımdan ortada sorun yok gözükür.
Toplumsal huzur böylece oluşur.
Ancak bu demek değildir ki; doyuma ulaşmış bir toplum vardır ortada... Öyle görünse de yaşadığımız dünyada ihtiyaçlarla-olanakların yaptığı yarışın bitmiş olduğunu sanmak saflık olur.
O zaman şöyle söyleyebilir miyiz?
Toplumların ideal yönetim tarzı olarak görüp kabullendiği "demokrasi"bin genel kabul gören kurallarını herkesin kendi algısına göre kabullenmesi olası değil ve böyle bir kural da oluşturulamaz.