Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bakanlar Kurulu’nda köklü bir değişime gitti. Bu değişim, somut neticeler verecek. Cumhurbaşkan’nın hükmettiği Hükümet, özellikle terörle daha etkin bir mücadelenin yürütülmesi bağlamında inisyatif üstlenecek. Hiç kuşkusuz bu mücadelenin iki başat ismi; Süleyman Soylu ve Nurettin Canikli olacak.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kabine değişikliği yapmakla kifayet edeceği kanaatinde değilim. Düşüncem o ki kabine değişikliğini Danışmanların değişikliği takip edecek. Biraz ileri giderek özel bir tahminde bulunursam; Dünyayı ve Türkiyeyi okumada bagajları olan bazı Danışmanları kapıya koyacak gibime geliyor. Terörle mücadele yerine, müzakere telkiniyle öne çıkan ve büyük can kayıplarına sebebiyet veren; ürkek, çekingen, alıngan tipleri devre dışı bırakacak.
Bu Danışmanlardan milli ve yerli olma noktasında ta kökten gelen harsla ilgili tıkanıklıklar yaşayan, bu yüzden tereddütleri olanlarla yollar ayrılıp kendini bu toprakların nirengisi bilen ve bu duyguyu içselleştirmiş kişileri Danışmanlar listesine dahil edecek.
Herkesin malumudur ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir zamanlama üstadıdır. Olgunlaşmadan hiçbir mesele için adım atmaz. Değişimin elzem hale geldiğini hissettiği noktada da rötar yapmaz.
Evet yine özel tahminimdir ki siyasi haritasını yukarıdaki ilkeler çerçevesinde çizmiş bir Cumhurbaşkanı, herkesin merak ettiği FETÖ’nün siyasi ayaklarını temizleme noktasında ne zaman adım atacak?, şeklindeki bir soruyu da cevapsız bırakmayacaktır.
2019 seçimlerinde şimdi o an diyerek siyasi ayak meselesini de tarihin çöplüğüne göndereceği kanaatindeyim. Yani muhalefetin siyasi ayak feveranına kapılıp ayak oyununa düşmeyecek tecrübeyi tecrübe ettiği çok açık.
Siyasilerin eski bağlantılarıyla yeni tavırlarının onları hangi konuma taşıdığına dönük tespitler tamamlandığında yukarıda belirttiğm gibi şimdi o an deyip gereken kararı vercektir.
Bu karar verildiğinde herkes bir şeyi açıkça görecek. O da Cumhurbaşkanı’nın Başkanlık titrine sahip olduğunda etrafında bir kişi bile olsa FETÖ’cü olması bir yana FETÖ’ye ceberrut davranılıyor gibi sözde yüksek insanlık söylemi güdenlerin dahi esamisi kalmayacak.
Cumhurbaşkanı’nın yaşadığı süreçler, onu artık meseleleri iyi okuyan bir rakıma taşıdığı biliniyor. Isırıldığı delikten tekrar ısırılacak kadar zaafa düşmesi artık beklenmesin. Ayrıca Danışmanları tarafından Ülkücülere ettirilen kırıcı sözlerin benzelerini söyleyeceği de düşünülmesin. Zira savması, tamir edilmesi zor değerlendirmelerden beri duracağı 15 Temmuz sürecinden sonra her konuşmasında dikkati çekiyor.
Bunları siyaseti ne dinle ne kinle ne de hinle yapanlar göremez.