Akçaabat Trabzon’un en kalabalık ilçesi. Sporda, kültürde ön plana çıkan güzel bir sahil kenti.
Kültür Varlıklar ve doğal güzellikleri ile de Trabzon’un turizminde ilgi çeken ilçelerinden biri. Futbol anlamında da çok zengin tarihi geçmişe sahip. İlçenin futbol kulübü cumhuriyetle yaşıt. 1923 yılında kurulan Sebat Gençlik Süper Lig’e kadar yükselme başarısını göstermiş. Amatörle başlayan futbol macerası Süper Lig’e kadar başarılarla devam etmiş. İki yıl Süper Lig’de kaldı. Sonra bir ilçe takımı olarak tutunamadı. Sebat, Süper Lig’e çıktığında bu ligde oynayan üç ilçe takımından biri idi. Liglerin her kademesinde Akçaabat’ı dolaysıyla Trabzon’u temsil eden Sebat, sonrasında yaşanılan darboğaz ve sıkıntılar nedeniyle bugün BAL Ligi’nde mücadele etmek zorunda kaldı. Sebat Gençliğin şimdiki Başkanı Cemil Kalkışım bir kolej takımı hüviyetinde BAL Ligi’nde mücadele ederken kırmızı beyazlıların her problemine çözüm üreten kişiliği ve heyecanı ile yanında. Ama gelin görün ki, CUMHURİYETLE YAŞIT SEBAT maçlarını kendi sahasında oynayamıyor. Koskoca Akçaabat’ta stadyum yok çünkü. Fatih stadı neden yıkılıp Millet Bahçesi yapıldı? Hadi yıktınız yeni bir stadyum yapmak aklınıza gelmedi mi?
Böylesine köklü bir tarihi geçmişe sahip Sebat Gençliğin stadyumu ilçesinde olmadığından başka ilçelerde maçlarını yapması, Akçaabat'a yakışıyor mu? Eskiden Hamamçimeni’nde oynanan maçlardan günümüzde stadı olmayan bir Akçaabat'a... Ne müthiş bir gelişme. Seneye Cumhuriyetimizle birlikte Sebat Gençlik’te 100. kuruluş yıldönümünü kutlayacak. 100. yılında Sebat Gençlik yeni stadına kavuşur mu bilemem ama kimse bu ilçenin sorunlarını çözmede kendini yetkili ve görevli görenler şimdiden harekete geçseler iyi olur. Sebat kulübü de bu işin peşini bırakmadan takip etmeli. Akçaabat’ta futbolun asırlık geçmişine rağmen gençlerin oynayacağı bir stadyum bulamaması çok üzücü.
***
HÜSEYİN KAZAZ KÜLTÜR MERKEZİ SANATÇILARA KAPATILMASIN
Eski Hükümet Konağı Trabzon’un sembol yapılarından biridir. Yeni valilik binası yapılınca bir iki yıl boş kaldıktan sonra restore edilerek 1991’den itibaren Kültür Merkezi olarak kullanılmaya başlandı. Şimdi de restore edilip asli görevi olan Trabzon Valiliği olarak yeniden hizmete açıldı. Bina 1991’den itibaren sadece idari bir birim olarak kullanılmadı. Çeşitli kurumları bünyesinde barındıran bir kültür merkezi idi aynı zamanda. Kamuoyu sanatçı ve sanatseverler bu açılışta sayın bakanın da hazır bulunduğu ortamda Trabzon’un acilen bir kültür merkezine ihtiyacı olduğunun dile getirilmesini bekledi.
En son 1989’da restore edilen tarihi yapı şimdi yeniden Vilayet Binası olarak hizmet verecek. Güzel oldu. Emeği geçenleri kutlamak gerek. Şimdi kültür sanat insanları için bir başka mağduriyet daha kapıda. Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi bilindiği gibi eski hapishane idi. Kültür merkezine döndürüldüğünde Türkiye’de, “cezaevinden kültür merkezine” diye büyük bir ilgi görmüştü. Şimdi, Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi de Valilik binasının eklentisi olarak kullanılmak isteniyor. Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde amatör tiyatrolar provalarını yapmakta, oyunlarını sahnelemekte. Ayrıca Ortahisar Belediyesi de öğrenciler için hazırlık kursları vermekte. El sanatları kurslarıyla, yeni meslekler elde edilmesine yönelik çalışmalar yapılmakta. Valilik bu binaya ihtiyaç duyabilir.
Ancak buradaki kültürel faaliyetlerin yapılabileceği bir mekân, bir kültür merkezi yapılmadan Hüseyin Kazaz’dan sanatçıları uzaklaştırmak bu şehre yapılacak kültürel anlamdaki en büyük kötülük olacaktır.
Bugün Trabzon’un en büyük eksikliği kültür merkezinin olmayışıdır. Kaldı ki amatör sanatçılar faaliyetlerini sürdürme, sahneleme adına mevcut salonlardan yararlanmak istese de ücretler onların bütçelerini çok çok aşıyor. O zaman ne diyoruz ve bekliyoruz: TRABZON ACİLEN KÜLTÜR MERKEZİNİ BEKLİYOR...
***
ADNAN TAÇ:
“Bu açıklamayı kendi adıma, 40 yılı aşkın sanat hayatının içerisinde olan bir sanat insanı olarak yapıyorum. Ve diyorum ki kültür merkezi gitti, salonsuz kaldık diye korkunun olmadığı yerde atlayıp zıplayanları bırakın, ‘önünde yatarım’ diyenlerin ve de sanatçılarımızın tarifsiz yanındayız, onlar kentin vitrinidir diyen karar vericilerin de bu yazıma nasıl destek vereceklerini göreceğiz...! Kültür ve sanat hareketliliğinin içerisindeki sanat insanları olarak; çaldığımız her kapıya, görüştüğümüz her söz sahibi insana, yan yana geldiğimiz her yerel yönetici ve siyaset insanına yeri gelir içimizi döker, yeri gelir sitem eder, yeri gelir sesimizi yükseltiriz. Bunu da kendimiz için değil, kentimiz için imkânsızı istemek değil, olabilecek isteklerimizi, sorunlarımızı çözüm önerilerimizle birlikte bıkmadan usanmadan anlatarak yaparız. Bu duruşumuzu ve yaklaşım şeklimizi sanatseverler de bilir, yerel yöneticilerimiz de bilir. Kentimizin görsel sanatları ve sahne sanatları başta olmak üzere kapsamlı bir kültür merkezine ihtiyacı olduğunu tabir yerindeyse sağır sultan bile duydu.
Gelin görün ki yıllar geçti çözüm noktasında kararlı bir adım henüz atılmış değil. Kentin göz bebeği yerler kentsel dönüşümle yeniden imar edilirken, üzerlerine her türden yapılaşma ve düzenlemeyi düşünenler ‘sanat şehri Trabzon’ diye yüksek perdeden nutuk attıkları yerde, bir kenarına da kültür merkezi yapalım diye düşünemediler öyle mi? Trabzon sanatın her disiplininde oldukça aktif bir kent olma özelliğini korurken ve kültür-sanat alanında yapılan işlerle çıtasını her geçen gün daha da yukarılara çıkartırken bu yersizlik sorunu neyin nesidir? Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, ihtiyaç hasıl oldu diye zaman içerisinde yine kültür ve sanat alanları geçici de olsa hep istismar edilen, hatta kaybedilen yerler olmuştur. Bizler Trabzon’da salon diye kıvranırken Rize, Gümüşhane, Ordu gibi illere sahnesinde orkestra çukuru olan kültür merkezleri yapılmıştır. İlginç olan bu illerde etkin bir şekilde sanatsal faaliyet yapacak sanatçı ve sanat kuruluşu sayısının bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olması ve bunun yanı sıra salonların uzun süreli boş kalması ya da nikâh törenleri için kullanılıyor olması ne hazindir. Hal böyleyken, sanatın bütün dallarında ülke geneli üzerinde bile baskın olan Trabzon gibi bir kentin sanat galerisi, salon gibi en acil ihtiyaçlarına çözüm bulmak yerine mevcut olanların da bir şekilde ihtiyaç gösterilip alınması nasıl izah edilebilir. Bu noktada sözü Ortahisar’da bulunan Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’ne getirmek istiyorum.
Restorasyonu biten eski vilayet binasının valiliğin kullanımına açıldığını biliyoruz. Bununla birlikte hemen yanında bulunan, Trabzon’da amatör tiyatrolar başta olmak üzere, diğer sanat dallarında faaliyet gösteren sanat kuruluşlarının ve sanat insanlarının sergileme dahil, Ortahisar Belediyesi’nin yürütmekte olduğu eğitim faaliyetlerine kadar birçok işin gerçekleştirildiği Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nin valilik binasına ek bina olarak dahil edilmesi istenmektedir. Valiliğin ihtiyaç duyduğu ek birimlerin yerleşmesi, güvenliğin sağlanması için yerleşkeye dahil edilme yaklaşımı doğru olabilir. Ancak, Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nden faydalanan başta bağımsız tiyatrolar olmak üzere sanat kurumlarının, sanatçıların ve Ortahisar Belediyesi üzerinden eğitim alan gençlerin olmazsa olmazı Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi ancak bir mağduriyet yaratılmadan valilik bünyesine katılabilir. Yani demem o ki, kent merkezine acilen en az Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi ölçeğinde bir kültür merkezi yapılmadan alınması söz konusu bile olmamalıdır. Bunu düşünmek demek, orada eğitim alan, sanatsal faaliyetlerini sürdüren insanları sokağa dökmek demektir. Sanatçılar ve sanat kuruluşları bu konuda hassasiyetlerini korumaktadır. Bu konuda Ortahisar Belediye Başkanı Sayın Ahmet Metin Genç’in, Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi için sanatın ve sanatçıların hizmetinde olmaya devam etmesi noktasındaki duruşunu alkışlıyorum. Kentimizin yöneticilerini ve milletvekillerini bu konuya gerekli hassasiyeti göstermeye davet ediyorum. Bu duruma öncelikli acil çözüm getirmesi amacıyla yıllar önce Mizah Sanatı Derneği olarak teklif ettiğim bir öneriden söz etmek istiyorum. Büyükşehir Belediyesi’nin yanında olan salon, orta derecede bir onarımla kullanılabilir bir salon olma özelliğine sahip olabilir. Ortahisar Belediyesi bu salonu ağırlıklı olarak nikâh işlerinde kullanmakta olsa da salonun sahibi Büyükşehir Belediyesi’dir. Salonla ilgili yapılacak onarımla ilgili yazıyı ekte paylaşıyorum. Yazıda bahse konu edilen duruma Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Murat Zorluoğlu müdahil olmalıdır.
Dahası, Varlıbaş AVM'nin kuzeye bakan girişinde daha önceden Mado’nun kullandığı alana Hüseyin kazaz ölçeğinde bir salon yapılması mümkün. Başka seçenekler de mevcut. Sahil bandındaki dolgu alanı üzerine de böyle bir salon yapılabilir, hatta yapılmalıdır da... Dolgu alanlarının üzerini spor salonu, belediye şirketlerine ait idari bina, düğün salonu ve zıkkımlanma yerleri dolduranlar meydan bölgesine yakın olan dolgu alanı üzerine aynı yükseltide ve hacimde 150-250 kişilik tiyatro salonu da yapabilirler. Uzun vadede millet bahçesi devamında olan ve yıkılan Orman Bölge Müdürlüğü lojmanlarının yerinden Suat Oyman park alanına kadar devasa bir arsaya, içerisinde farklı boyutta salonları olan ve başka fonksiyonlar da yüklenebilecek nefis bir kültür merkezi yapılabilir. Daha fazla gecikmeden, elimizdeki avucumuzdaki mekânları başka amaçlara hizmet eder hale getirmeden, sanatçıları daha fazla bunaltmadan bunu yapın. Şu kenti bir rahat bırakın artık. Sanatın ve sanatçıların yanındayız derken, bunu sadece fotoğraf çekilirken yan yana durarak yapmayın artık. Yeter ki isteyin, yeter ki gerçekten sanatın ve sanatçıların yanında olun. Bunu da söylemle değil eylemle yapın yeter...”