CUMHURİYET 99'DAN YÜZE DOĞRU GİDERKEN...

“Cumhuriyet nedir diye sorarsanız” diyen bilge ihtiyar, gururlu bir şekilde değneğine dayanıp biraz soluklandıktan sonra; “Bak oğul, bizim köyde toplasan bir kişi bile okuryazar değildi. Komşu köyde de... Kırk yılda bir hükümet kapısında işimiz olurdu da imza atacak durumumuz da yoktu. Herkesin kuşağında sakladığı isminin kazılı olduğu bir mührü vardı. Kağıda imza yerine onu basardık...

Şimdi sadece benim hanemdeki oğul, uşak, kız, kızan torun torba saysam mühendisi, amiri, müdürü, memuru, hekimi, hâkimi, öğretmeni bir ilçeye yeter... Eskiden biz nerde görürdük mebusu valiyi bakanı... Şimdi bizim uşaklar hep o görevlerde...”

Herkes şöyle bir etrafını gözlesin bakalım, ömürleri yokluk kıtlık ve yoksullukla geçen eski insanlarımızın dediğinde bir eksiklik var mı? Bu ülkeyi bize yaşanılır kılan tüm büyüklerimize karşı minnet duygusu içinde olmamak mümkün mü? Bu ülkenin her ilinde, ilçesinde ve köylerinde sağlanan imkânlar cumhuriyetle birlikte gelmişken, zaman zaman duyulan aykırı seslere söyleyecek söz bulmakta zorlanıyor insan. Koskoca Karadeniz’de bu yüz yılın başında sadece bir Trabzon Lisesi varken şimdi her ilimizde ilçemizde üniversite var... Bir Numune Hastanesi bölgeye hizmet vermeye çalışırken her il ve ilçemizde devlet ve özel hastaneler var. Eğitim kırsala kadar yaygınlaşmış. Sosyal Güvenlik, emeklilik hakları genişlemiş. Hizmetin merkezine insan yerleşmiş. Birey olmanın bilincine varan halk katılımcı demokratik bir hakla yönetimde söz sahibi olmuş. Din ve vicdan özgürlüğü sağlanmış. Hür girişim teşvik edilmiş.

Eksiklerimiz yok mu? Tabi ki var. Demokratik hak ve hukuk çerçevesinde bu eksiklikler yine Cumhuriyetin sağladığı imkânlarla giderilebilecek. Aykırı sesler olsa da bu aykırı sesler de cumhuriyetin sağladığı demokratik ortam sayesinde konuşabildiklerinin bilincindedirler. İşte tam da demokrasi ve cumhuriyet budur... Saygı duymak. Fikirlerine katılmamakla birlikte karşımızdakine saygı duymak... Halk olarak aynı ülkü etrafında aynı bayrağın altında Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür bireyleri olarak millet olabilmek... Bu güzel ülkeyi bize yurt olarak bırakan tüm büyüklerimize, ecdadımıza, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e minnet ve şükranlarımızı sunarken, hedefimiz daha ileri ve çağdaş medeniyetlerin de üstünde bir Türkiye yaratmak olmalı. Bu arada Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılı kutlamaları için şimdiden içi dolu programların hazırlanması adına çalışmaların başlaması gerekir. Halkla bütünleşmiş kutlamalar, törenleri daha anlamlı kılacaktır. Bu anlamda tüm sivil toplum katmanları Kutlama Komisyonlarında yer alıp kendilerinin de bu şölenin birer parçası olmaları sağlanmalı... Yoksa gerisi okul müsameresinden öteye gidemez...

OLDU MU ŞİMDİ?

Kahramanmaraş Caddesi, toplumun büyük bir kesiminin de onayını alarak yayalaştırıldı. Şehir merkezinin bir bölümü de olsa rahat nefes aldı yayalar.

İnsanlar arabalara adeta çalım atarak yürümeye çalıştığı o keşmekeşlikten kurtuldu.

Gecesi ayrı güzel, gündüzü ayrı güzel oldu.

Turistler gün boyu bu caddede tur attı. Ardından Kunduracılar, Uzunsokak derken Trabzon'u merkezinde yaşadı. 

Buraya kadar her şey güzel...

Hatta yetmedi ta Pazarkapı’ya kadar yayalaştırılmanın uzatılması bile gündeme geldi...

Ama bir şey unutuldu.

Öyle bir hayati önem arz ediyordu ki unutulan...

İkidir hastalanan vatandaşa ambulans bir türlü ulaşılamıyor.

Geçenlerde yolu kapatan dubalar açılamadı.

Anahtarı ve de görevlisini bulmakta zorlanıldı.

Yine önceki hafta önemli bir rahatsızlık geçiren yurttaş için ambulans istendi.

Zamanında geldi ambulans ama caddeye giremedi...

Bu sefer ambulans yolun başında durup görevliler caddenin ilerisindeki hastayı sedye ile ambulansa taşımak zorunda kaldı.

Neden?

Dubalar yolu kapatıyor tamam.

Araç girmesin diye alınmış önlem.

Tamam da yangın olur, hastalık olur, beklenmedik bir kaza, olay olur. Nasıl girecek ilgili kurumların araçları buraya?

Ha bu arada Allah korusun kötü bir olayda ilgili kurum kimse davalık sorunlar da ortaya çıkabilir.

Hatadan vazgeçip acilen bu soruna bir çare bulunmalıdır.

Görevli mi bulundurulur sürekli, yoksa başka bir giriş yeri mi açılır...

Böyle bir sorun bu çağda yaşanmamalı.

KANUNİ ANITI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNCE ONARILDI

Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli padişahlarından kanun yapıcılığı ve başarılı yönetiminden dolayı tüm dünyada “Muhteşem” diye de anılan Kanuni Sultan Süleyman'ın anıtı uzun zamandan beri onarılmayı bekliyordu.

27 Nisan 1495 tarihinde babası Yavuz Sultan Selim'in Trabzon Valiliği sırasında annesi Hafsa Sultan'dan Ortahisar Mahallesi’nde doğan Kanuni Sultan Süleyman adına, kendi ismini taşıyan parkta doğumunun 500. yıldönümünde bir Kanuni heykeli yaptırılmıştı.

Kanuni'yi anma ve yaşatma adına kurulan Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Vakfı’nın da bulunduğu alandaki heykelin mevsim şartları nedeniyle yıpranmışlığı da göz önüne alınarak bakımı için ilgili mercilere başvuruldu. Anıtın Trabzon Büyükşehir Belediyesince bakımı ve temizliği yapılarak eski görünüme kavuşturuldu.

Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Adnan Baki, konuyla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkür ederek şunları söyledi: “Anıt zaman içinde kirlenmişti. Temizlenip onarımının yapılması için gereken ilgiyi gösteren Büyükşehir Belediye Başkanımız ve diğer yetkililere ilimiz ve vakfımız adına teşekkür ediyorum. Ortak değerlerimize sahip çıkıp kollamak hepimizin görevi. Anıtın belediyece temizlenip eski görünümüne kavuşması ecdada saygı anlamında çok önemli bir hizmet olarak hepimizi mutlu etmiştir.”

Foto: Bülent Deveci

MUHTAR KARA'DAN “ORTAHİSAR TARİHİNE KAVUŞUYOR ” PROJESİNE DAİR BİR ANI

Geçen haftaki Tarihi Ortahisar Mahallesi’ne dair yazdığım yazım kamuoyunda ilgi gördü.

Kısaca Ortahisar’ı eski tarihi kimliğine kavuşturma adına daha önce hazırlanmış projelerin hayata geçirilmesi üzerinde durmuş ve eski Hükümet Konağı'nın restore edilmesi ile mahallenin çok bir önemli eserinin daha eski kimliğine kavuşmasının bir kazanım olduğunu belirtmiştim.

Ve ilave ederek; Artık Ortahisar tarihine kavuşuyor projesinin hayata geçmesinin gerektiğine vurgu yapmıştım.

Bir dönem gayet başarılı bir şekilde tüm uzmanların katılımı ile hazırlanmış hatta maketleri yapılarak görücüye çıkmış bulunan bu projenin bir an önce hayata geçirilmesini belirtmiştim.

O dönemde de Ortahisar Mahallesi’nin muhtarı olan Süleyman Kara, çalışmaların her aşamasında katkısını sunmuştu.

İlin valisi, belediye başkanı, muhtarı, mahalle halkı ve diğer ilgililer ile toplantılar yapılarak proje hakkında hem bilgilendirme yapılıp hem de projenin Ortahisar'a kazandıracakları anlatılırken Muhtar Süleyman Kara, hep ilgililer ile halk arasında köprü vazifesini görüyordu.

Tarihi Ortahisar Mahallesi Muhtarı Süleyman Kara ile konuyla ilgili sohbette bulunurken çok ilginç bir anısını anlatarak bu projenin gerçekleşmesi için elinden gelen gayreti yine göstereceğini belirtiyordu.

Madem heyecanından bir şey kaybetmedin, mahalle zaten sana emanet, aynı heyecanla projenin gerçekleşmesi de senin takibindedir artık deyip çayları yudumlarken bakın neler anlattı sayın muhtarımız:

“Büyük bir tarih kokan lakin kıymetinin anlaşılmasında zorluk çekilen bir mahallenin muhtarıyım. Yüzyıllardır ayakta kalmak için direnen ancak gereken ilgiyi göremeyen, bunların değerini bildikleri halde duyarsız davranarak, bana ne diyerek sorumluluk almaktan imtina eden, yarını değil sadece bugünü düşünen yetki sahibi kişiler, kurumlar, restore edilmeyi, tarihi kimliğine dönmeyi beklerken yıkılıp yok olmamak için direnen Fatih'in fethettiği, Yavuz Sultan Selim'in valilik yaptığı ve cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın doğduğu kadim mahallem Ortahisar'ı sokaklarını dolaşarak tarihi soluduğumuz, birbirimize yarenlik ederek tarihin geldiği durumu görerek birlikte hüzünlendiğimiz dostlarla yaptığımız gezilerde 14 yıllık muhtarlığım süresi içinde benim de çok önemsediğim bu konu hakkında benimle aynı düşüncelere sahip olduğunu gördükçe, tarihin göz göre göre yok olup gitmesine gönlünün razı olmadığı, bunun önüne geçebilmek için bir şeyler yapılması gerektiğini düşünen herkesi göreve davet etmek istiyorum. İçinde bulunduğumuz mahalle gerçekten dünya tarihine sahne olmuş bir yerleşim merkezi. Her türlü medeniyetin izinin bulunduğu Ortahisar tarihimize yön veren Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim'in hatıraları ile doludur. Madem Ortahisar tarihine kavuşuyor projesi gündeme geliyor bu proje ile ilgili zamanında yapılan toplantılara ait bir anımı anlatmak istiyorum.”

VALİ DE MÜDÜR DE GİDER

“Yıllar önce o zamanki Trabzon Valimiz rahmetli Recep Kızılcık bu konuyla çok ilgilenmiş, Ortahisar Mahallesi’ni tarihi kimliğine dönüştürmek için bir proje hazırlatmıştı. Biz Ortahisarlıları heyecanlandıran dünyanın parası ödenerek projeler hazırlanmış, Ortahisar'ın yapılması planlanan yeni halinin maketleri bile hazırlanmıştı. O zaman konunun uzmanı birçok profesörün, mimarın, mühendisin, yetkili ve etkili kişinin katıldığı bir toplantıda herkes Ortahisar’ın yeni halini ballandıra ballandıra anlatırken mahalle muhtarı olarak en son konuşmak için söz almış ve o günkü konuşmamda, sayın valimizin nihayetinde devlet memuru olduğunu yakın bir zamanda tayininin çıkıp Trabzon'dan ayrılması ile bu projenin rafa kalkacağını söylediğimde toplantıyı yöneten şu an ismini hatırlayamadığım proje yetkilisi mühendis eğer sayın valimiz giderse tarihe en az onun kadar duyarlı o zamanki Kültür ve Turizm İl Müdürümüz Sayın İsmail Kansız'ın bu işin peşini bırakmayacağını söylemiş, Ben de cevaben ‘Sayın müdürümüzün de bir bürokrat olduğunu, onun da bir gün başka bir göreve atanabileceğini dolayısıyla onun da elinde yapacak bir şey olmadığını’ ifade etmiştim.

Bu söylemimin ardından toplantıyı yöneten bayan, ‘Muhtarım vali beyi gönderdin, Turizm il müdürünü gönderdin, geriye kala kala tarihe duyarlı mahalle muhtarı olarak bir sen kaldın.

Sen seçimle göreve geldiğin için seni görevden alamazlar, o zaman bu işi sen takip edeceksin.’ demişti. Ben de haziruna ‘Ben her siyasi partilinin oyunu ve teveccühünü alarak göreve gelen adı büyük ancak yetkisi yok denecek kadar az olan bir muhtarım. Elimden ne gelir ki.’ demiştim.

Ve nihayetinde geldiğimiz nokta aynen söylediğim gibi gerçekleşti. O zaman bu zaman bu konuyla yakından ilgilenen çok yetkili göremedim.”

CEPHE SAĞLIKLAŞTIRMA ÜÇ  SOKAKTA BAŞLIYOR

“Bu arada Ortahisar Belediyemizin bu konudaki gayretlerini teşekkür ve takdirle karşılıyorum. Ortahisar’daki tarihi bir yapıyı onarıp Basın Müzesi haline getirmesi çok önemli bir hizmet.

Kaleiçi'nde kazıların başlatılması da ayrı bir kazanım. Yine Koruma Kurulu’ndan onayı çıkmış tarihi mahallemizin üç sokağının cephe sağlıklaştırması çalışmalarını da adından söz ettiğim projenin parçaları olarak görmekten mahalle halkımız adına mutluyuz. Gerek görev sürem içinde, gerekse görevim bittikten sonra, bir yurttaş olarak çok sevdiğim ve kendimi adadığım mahallem Ortahisar’ı tarihi kimliğine dönüştürmek için bana ne görev düşerse severek yapmaya hazırım. Ortahisar Trabzon’un merkezi ve tarihi zenginliği bünyesinde barındıran bir yer olarak güzel işlere layık bir mahalle.”

Kurum hafızası çok önemlidir.

Hizmette devamlık esastır denir her zaman.

Umarım ilgili ve yetkili kişilerin değişimi kurum hafızasını köreltmeden projeler geliştirip “aklın yolu birdir” denilerek kalıcı işlere imza atılır.

Görevler geçici, hizmetler kalıcıdır...