TRABZON

CHP Karadeniz İl Başkanları Trabzon Meydan Parkı’nda bir araya gelerek ortak açıklama yaptı.

CHP Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak, fındık üreticisinin sorunları ve çözüm önerilerini ele aldı. Türkiye'nin tarım sektöründe üretim ve gelir kaybı yaşadığına dikkat çekildi. Özellikle fındık ve çay üretiminde karşılaşılan sorunlara vurgu yapıldı.

Loading...

Toplantıya Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Tarım ve Orman Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Samsun Milletvekili Murat Can, Ordu İl Başkanı Bülent Akpınar, Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak, Rize İl Başkanı Saltuk Deniz, Artvin İl Başkanı Orhan Yusuf Atan, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya ve çok sayıda partili katıldı.

Fındık taban fiyatının en az 160 TL olması gerektiğini söyleyen Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, iyi bir fiyat verileceğini verilmezse “kapınızın önünde eylem yaparız” dedi. 
CHP Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak,“Fındık dalda üretici dalda kalmasın” sloganıyla açıklama yaptı.

Ortak bir basın açıklamasa yayınlayarak;

Kıymetli Yurttaşlarımız ve Basın Mensupları,

Dünya fındık üretim alanı 2021 yılı itibarıyla 1 milyon (ha) hektar'dır. Üretim alanlarına bakıldığında Türkiye 739 bin hektar ile ilk sırada yer almakta ,İtalya  83 bin hektar ile ikinci sırada, Azerbaycan 49 bin hektar ile üçüncü sıradadır. Dünya fındık verimine bakıldığında  (2021)ABD 285  kg/dekar ilk sırada ,Yunanistan 248 kg/dekar ile ikinci sırada, Çin 195 kg/dekar ile üçüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’nin 2023 yılında fındık verimi ise 93 kg/dekardır . Türkiye’nin sahip olduğu üretim alanı ile en yakın takipçi ülkelerin üretim alanları kıyaslandığında oldukça yüksek üretim alanı farklılığı söz konusuyken, üretim miktarları göz önünde bulundurulduğunda aynı paralellikte bir üretim farklılığı görülmemektedir. Bunun en önemli sebebi verimdeki farklılıktır.

Türkiye’de Çiftçi Kayıt Sistemi’ne göre 43 ilde fındık yetiştiriciliği yapılsa da ticari olarak üretimin tamamına yakını Ordu, Samsun, Giresun, Sakarya, Düzce, Trabzon, Zonguldak, Kocaeli, Artvin, Bartın, Kastamonu, Sinop, Gümüşhane, Rize, Bolu ve Tokat illerinde gerçekleştirilmektedir.

Türkiye’de fındık üretiminde Ordu 240 bin ton ile ilk sırada yer alırken Samsun 112 bin ton ile ikinci, Sakarya ise 98 bin ton ile üçüncü sıradayken Trabzon 42 bin ton ile beşinci sırada yer almaktadır. Türkiye'de fındık üretimi açısından en önemli bölge; Ordu, Samsun, Düzce, Giresun, Trabzon, Zonguldak, Kastamonu,Bartın olmak üzere üretimde önde gelen on ilin sekizinin bulunduğu Karadeniz Bölgesi’dir.Türkiye'de fındık üretiminin %85'i bu sekiz il tarafından karşılanmaktadır.(TUİK 2023)

Dünya fındık ihracatında Türkiye 181 bin ton ile ilk sırada yer alırken ABD 28 bin ton ile ikinci, İtalya ise 23 bin ton ile üçüncü sıradadır. Türkiye dünya fındık ihracatının %56'sını gerçekleştirerek dünyada lider konumda yer almaktadır. Dünyada fındık üreticisi ülke konumunda olmayıp, ihracatçı durumunda olan ülkelerin birçoğu, Türkiye’den ithal ettikleri fındığı işledikten sonra yeniden ihraç eden ülkelerdir. Bu ülkelerin de önemli bir kısmı AB ülkeleri olup fındığı şekerleme ve çikolata endüstrisinde kullanmaktadırlar. Türkiye’nin işlenmemiş fındık ihracatı içindeki payı 2000’li yıllardan itibaren düzenli olarak gerilemektedir. 2000 öncesi yüzde 80’lerde iken günümüzde yüzde 60’lara kadar gerilemiştir.

Dünyanın en büyük fındık üreticisi konumundaki Türkiye'de verimliliğin düşük seviyede olması kârlılığı da olumsuz etkilemektedir. Birim alandan daha fazla ve kaliteli ürün elde etmek için verimliliğin ön planda tutulduğu rekabetçi ve sürdürülebilir fındık tarımının uygulanması gerekmektedir. Fındık politikasına ilişkin 10-20 ve 50 yıllık planlar yapılmalıdır. Fındıkta verim ve kaliteyi arttırmak için iyi tarım uygulamalarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Fındıkta ihracat gelirini arttırmak için fındık üretimini ve katma değeri yüksek olan sanayi ürünleri üretebilmek için yatırımlar yapılmalıdır. Miras hukukundan dolayı bölünerek 3-4 da(dekar) fındık bahçelerine sahip olan fındık üreticilerinin azımsanmayacak bir kısmı kentlerde ikamet etmektedir. Bu sebeple fındık bahçeleri bakımsız kalmakta, zararlılarla mücadele edilememekte ve bütün bu etkenler sonucunda üretimde kalite ve verim düşmektedir. Ayrıca bu üreticiler hasat edilen ürünlerini kısa sürede ve bekletmeden düşük fiyatlarla piyasaya arz etmektedir. Bunun sonucu olarak piyasada yüklü miktarda fındık arzı olmakta ve bu da fiyatların düşmesine sebep olmaktadır. Bu durum geçimini sadece fındık üreticisi olarak sağlayan üreticilerin aleyhine olmaktadır. Dolayısıyla bu ve benzeri şekilde gerçek üreticinin aleyhine oluşabilecek şartların ortaya çıkmasının engellenmesi amacıyla destekleme sistemleri ve üreticinin bilinçlenmesi için üretici eğitimi verilmeli, fındığı bir yan gelir olarak görenlere değil de gerçek üreticilerin lehinde olacak şekilde düzenlenmelidir.

Yeni pazarlara yönelik çalışmaların sonuçları üretimde meydana gelecek artışları karşılayacak seviyelere ulaşamamıştır. Mevcut potansiyel pazarlar çoğaltılmalı, hedef ülke odaklı pazar araştırmaları yapılmalıdır. Yeni pazarlara yönelik tanıtım faaliyetleri arttırılmalı, ülkelere göre farklılaştırılmalı ve çeşitlendirilmelidir. Türkiye’de fındık tüketimi çoğunlukla çerezlik olarak yapılmakta olup fındık yağı, fındıklı çikolata, fındık kıyması ve diğer mamullerin tüketimi istenilen seviyenin altında kalmaktadır. İç tüketim gereken ölçüde arttırılamamaktadır. Fındık ve mamulleri tüketiminin arttırılması amacıyla tüketici odaklı üretim modelleri uygulanmalıdır. Fındık üretim bölgesindeki sorunlardan en büyüğü depo altyapısının olmamasıdır. Bu kapsamda lisanslı depoculuğun aktif hâle getirilmesi için tüm kurum ve kuruluşlar teşvik edilmelidir.

ÖZELLİKLE BELEDİYELERİN LİSANSLI DEPOCULUĞA ÖNCÜLÜK ETMESİ Lisanslı depoculuğun yaygınlaşmasıyla güvenli, sigortalı ve sağlıklı depolama imkânı sağlanacak ve bu durum üreticileri daha kaliteli ürün üretimine yönlendirecektir. Ayrıca üretici ürününü, fiyatların en yüksek olduğunu düşündüğü dönemde satma imkânı bulacak ve böylelikle fındığın gerçek değerinden satışının sağlanması gibi birçok avantaj sağlanacaktır. Sektör tarafından üretilen tam ve yarı mamul ürünler için gerekli AR-GE, reklam ve pazarlama faaliyetlerine önem verilmeli; üretilen ürünlerin yurt içi ve yurt dışında tanıtımına yönelik promosyon faaliyetleri arttırılarak sürdürülmeli; işlenmiş ürünlerde Türk fındığı öne çıkarılarak markalaşma yoluna gidilmelidir. Fındık fiyatlarının serbest piyasa koşullarında oluşması istenmiş, birlik veya kamu kuruluşlarınca müdahale edilmesinin önüne geçilmiştir. Piyasada etkinliğini artırmak isteyen firmalar hasat sonrası fındık alım fiyatları açıklayarak fındık alımı gerçekleştirmektedir. Küçük işletmeler olarak tabir edilen birkaç dönüm araziye sahip işletmeler, hasat sonrası ürünlerini muhafaza edecek depo koşulları olmadığı için ve fiyatlarında nasıl şekilleneceği öngörülemediğinden firmaların açıkladığı fiyat üzerinden ürünlerini elden çıkarmak durumunda kalmaktadırlar. Fındık üretim miktarı ve verimlilik, öncelikle don ve kuraklık gibi iklim koşullarına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bu değişkenliğe sıraya dikim, çeşit seçimi, sulama gibi kültürel işlemlerin yeterince doğru yapılmaması ve periyodisite gibi diğer etkenler artırıcı etki yapmaktadır. Verimde ortaya çıkan bu dalgalanma, fındık üretimi ile tüketimi arasında dengesizliğe ve fiyat istikrarsızlığına neden olmaktadır. Bu durum fındık üretiminde farklı ülkelerin ortaya çıkmasına ve üretimlerini artırma çabalarına yol açmaktadır. Doğu Karadeniz’de, fındık bahçelerinin genelde yaşlı, ocakların ise sık dikili olmasından dolayı verim seviyesi, Batı Karadeniz illerine göre daha düşüktür. Ayrıca Batı Karadeniz illerinde fındık bahçelerinin daha büyük olması da bu bölgedeki verimliliği artıran unsurlardandır. Bu nedenle bölgedeki dikim alanları hızla artmış, üretim alanları genişlemiş ve fındıklık alanlar verimli taban arazilere kadar yayılmıştır. 2009 yılında belirlenen fındık dikim alanlarının dışında ruhsatsız alanlarda üretim yapan üreticilerden fındık bahçelerini sökerek alternatif ürüne yönelen üreticilere telafi edici ödeme yapılması için Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmıştır. Ancak izleyen yıllarda bu teşvik uygulamasına rağmen istenilen sonuç alınamamıştır.

Üretim alanlarının genişlemesi, iklim koşullarının uygun olduğu yıllarda arz fazlasının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu sorunun giderilmesi için iç tüketimin ve ihracatın artırılması, yeni dış pazarlara yönelinmesi yönünde çalışmalar yapılmışsa da bu çabalar üretimde meydana gelecek artışları karşılayacak boyutlara ulaşamamış, iç pazar ve ihracat fiyatları istikrara kavuşturulamamıştır.

Türkiye’nin fındık üretiminde ciddi bir reforma, yenilenmeye ve verimliliği artırma ihtiyacı bulunmaktadır. Türkiye fındık üretiminde ilk sırada olmakla birlikte, fiyatların belirlenmesinde etkili olamamaktadır. Fındık fiyatları, fındık üreticisi olmamasına rağmen, çok düşük fiyatla satın aldığı fındığı işleyip ihraç eden Almanya`da, Hamburg Fındık Borsası`nda belirlenmektedir. Fındık alan bazlı destekleme uygulaması 2017 yılından günümüze kadar sabit kalmış olup dekar başına 170 TL olarak verilmektedir. Bu destekleme ödemesinin enflasyon oranında göz önünde bulundurularak yeniden güncellenmesi gerekmektedir. Fındık Türkiye’ye, tarım ürünleri ihracatında tek başına yılda ortalama 2 milyar dolardan fazla döviz girdisi sağlayan bir üründür. Karadeniz’de 400 bin üreticinin ürettiği fındığın alıcısı Avrupa başta olmak üzere yurtdışındaki çikolata üreticileridir. Karadeniz fındığının en büyük alıcısı, fındık ihtiyacının %65’ini Türkiye’den sağlayan İtalyan şekerleme ve çikolata üreticisi Ferrero ve diğer uluslararası firmalardır. Tarım birliklerinin işletme ve tesislerinin özelleştirilmesini amaçlayan 4572 sayılı Kanun’un çıkarılması sonrası, Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) diğer tarımsal birlikler gibi üreticiden koparılarak bir tabela örgütüne dönüştürüldü. Üreticinin sahipsiz olmasının yol açtığı olumsuz durum, özel şirketlerin ve tüccarların sürecin tüm aşamalarında belirleyici olmasından kaynaklanan olumsuzlukla bir arada düşünüldüğünde sonuçlarının üretici lehine olmayacağı açıktır. Piyasaya az sayıda şirketin hakim olmasının engellenmesi, çok sayıda ve örgütsel gücü zayıf çiftçilerin bir araya gelip, pazarlık gücü elde etmesi ile mümkün olabilecektir. Bu nedenle kooperatifleşmenin ve Fiskobirlik’in yeniden üreticinin lehine faaliyet gösterecek konuma getirilmesi gerekmektedir. Bakanlığın rekolteyi gerçek ve zamanında açıklamaması, açıklanan fındık fiyatının üreticiyi tatmin etmemesi, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) alımlarda isteksiz tavrı, fındık fiyatının firmaların fiyat oyunlarına maruz bırakılarak, istedikleri fiyatı belirlemelerinin önünü açıyor. Bunun önüne geçmek için en temel koşul gerçek ve zamanında rekolte ve fındık fiyatı açıklanması ve TMO’nun üretici lehine bir fiyattan fındık alımı yaparak üreticinin korunmasıdır. TMO fındık alım süresini üreticiyi mağdur etmeyecek şekilde uzun tutmalıdır.

TMO üreticiden aldığı fındığı hem iç pazarda hem de dış pazarda fiyatı düşürmeden arz etmelidir. Fındıkta hasat zamanı yaklaşırken ve üreticiler alım fiyatlarının belirlenmesini beklerken, yüksek girdi maliyetleri, döviz kuru ve dizginlemeyen enflasyon gibi faktörler yanında, açıklanacak fındık alım fiyatını belirleyici değişken iki ana faktör, rekolte tahmini ve o yıl gerçekleşen verimdir. Rekolte ve verim boyutunda 2024 yılı için fındık üretimi yapılan illerde Tarım ve Orman İl Müdürlükleri, gerekli çalışmaları tamamlayıp açıklamayı Tarım ve Orman Bakanlığı’na bıraktı. Geçmiş yıllarda sanayicinin isteği üzerine açıkladığı rekolte tahminini sonradan değiştiren Bakanlığın, bu yıl rekolte ve verim tahmini Ulusal Fındık Konseyi Başkanı Hamza BÖLÜK tarafından açıklandı. 2023’te 650 bin ton olan tahmini fındık rekoltesinin 2024’te %14 artış ile 738,931 tonu bulmasını beklendiğini bildirdi. Yıllardır uygulanan üretimi yani rekolteyi ve verimi yüksek gösterip alım fiyatını düşürme politikası, fındık üreticilerimizi ve üretimimizi olumsuz etkilemektedir. Bu yıl bu yanlışa artık dur diyelim. Buğday, arpa, çay üreticisine yapılanı yapmayıp, fındıkta üretenin emeğinin karşılığını verelim.

Ülkemizde bu yıl fındıkta var yılı olsa da, kahverengi kokarca zararlısı ve olumsuz hava koşulları nedeniyle rekolte düşüşleri gündemde. Fiyat açıklamada ön koşul; önce gerçek rahmini rekolte ve verim açıklanmasıdır. Ordu Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’na göre maliyet 117.5 TL ve 2023 rekoltesine göre 2024 yılı alım fiyatı beklentisi en az 160 TL/kg. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’na göre; fındık tarımında önemli girdi kalemi olan; gübrede %550, tarımsal ilaçlarda %450, akaryakıt da % 200 artışlar, enflasyon, döviz kuru, işçilik gibi unsurlar da dikkate alınarak, gerçek maliyet üzerine çiftçi kârı da eklenerek, ortalama fındık alım fiyatı en az 180 TL/kg olmalı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından “Tarımsal Üretim Planlaması”nın gündeme getirdiği günümüzde, 1983 tarih ve 2844 sayılı “Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun” hükümleri uygulanmalı, düz ovalarda fındık dikimi yerine gelir getirici seçeneklerle ürün deseni değiştirilmeli, fındık üretimi asıl coğrafyasına geri dönmelidir.

Alım fiyatı açıklamak kadar önemli olan diğer bir konu, kamunun yeterli alımı yapması ve üreticinin serbest piyasanın insafına bırakılmaması, fiyatların düşmemesidir. Ülkemiz fındığından üretici zarar ederken ve tüketici yeterli fındık tüketemezken, kim kâr ediyor. En büyük ihracat kalemimiz olan fındıkta, gelir, tekelci İtalyan şirketine değil, ülkemize kalmalıdır. Yabancı bir tekelin ülkemizde fındık piyasasını yönlendirmesine artık son verilmelidir. Fındık için söylenecek son söz, mevcut iktidar ve devletin, şirketlerin yanında değil üreticinin yanında olmalıdır.   FINDIK DALDA KALMASIN ÜRETİCİ DARDA KALMASIN!