Mevlüt Cihan 93 yaşında…
4 yıl önce Adil Baba adlı filmi çekerken çay ocağında tanıştık.
Adil Baba’nın en eski müşterisi, her gün onun minik çay ocağına gelerek çay içen kendine münhasır bir zat Mevlüt dayı.
Çektiğim bu filmde ona da yer verdim, çok mutlu oldu.
Çok hümanist ve sosyal bir insan olan Mevlüt dayı iki kez evlendi iki eşi de öldü.
Şimdi yalnız yaşıyor.
***
4 çocuğu var ama o kimseye muhtaç olmak istemiyor.
Benimle çok güzel bir iletişimi var.
Hayat görüşü olarak ne kadar farklı olsak da.
Karşımdaki bu insanı hiç üzmemeye çalıştım.
Mutlu olacağı insanlarla tanıştırdım.
Ona önem verdim, saygılı oldum, her gördüğümde elini öptüm.
Küçük bir çocuk gibi şımarttım.
Hayatında hiç gitmediği güzel yerlere getirdim onu.
***
Bugün Uzun Sokak’tan geçerken beni uzaktan görmesi ve yüzündeki o heyecanlı neşeyi görmemek mümkün olmadı.
İşim olmasına rağmen çağrısına kulak verdim.
Hemen yanına oturdum, sandalyemi bile önceden hazırlamaya başladı.
Çay söyledi hemen, beni iyice yanına oturtmak için.
Yüzü gülmeye başladı.
Keyifsizdi.
Çaycı Süleyman moralini bozmuştu.
Biraz şaka yaptım ona keyfi yerine gelmeye başladı.
Hayatında hiç sigara içmeyen bu yaşlı adam sırf benim sigaramı yakmak için kibritini yaktı.
Yanındaki insanların garibine gitse de!
Yalnızdı…
***
“Biraz gezdireyim seni.” dedim.
Hiç itiraz etmedi bana.
Koluna girdim, Uzun Sokak’ta yürümeye başladık.
Epey yürüdük ve konuştuk.
Kahve Diyarı’nın önüne geldik.
“Gel burada oturalım mı?” dedim.
İtiraz etmedi.
Oturduk.
Masalarda oturan genç insanların sempatik bakışlarıyla sormama rağmen hiçbir şey yemeyeceğini daha önce söylemişti bana.
Limonlu cheesecake söyledim ve açık bir çay.
İştahlı bir şekilde ilk defa tattığı cheesecake zevkti onun için.
Çok mutluydu, üzüntülü adam neşesini bulmuştu.
Hemen eve gitmeyi isteyen bu adamla iki saat oturduk ve mutlu bir şekilde evin yolunu tuttu.
***
Ve şimdi soruyorum ey Müslümanlar!
Bu 93 yaşındaki adam bütün İslami ritüelleri üstünde taşıyor.
Ben Varol Uzlu bu ritüellerin çoğunu taşımıyorum ve yaşamıyorum.
Ama ben bir çocuk gibi yaşlı adamı mutlu ettim ve evine yolladım.
Ya, “Müslümanım.” Diye, “Cennete gideceğim.” diye kutsal topraklarda dolaşıp duran hiç bir canlıya el uzatmayan bu yapı?
Soruyorum tekrar; sizin cennetiniz neresi, benim cennetim neresi?
Beni aydınlatın lütfen.