Ülke yönetiminin beceriksizliği sonucu, Cuma akşamı sokaktaki insan manzaralarını görünce AKP’nin neden on sekiz yıldır iktidarda olduğunu anladım. Böyle bir yönetim dünyada görülmediği gibi halkımızın yanlış düşünceleri, geçmişte alınan önlemleri bir anda yok etmiştir. Mevcut iktidar sayesinde yıllarca tarikat ve cemaatler arasına sıkıştırılan halk bilimden fazlasıyla uzaklaştırılmıştır. Her zaman ifade ettiğimiz gerçek oldu. Bu ülkenin en büyük sorunu “cehalet.”
Yol alalım derken yolda kaldık. Aynen kaş yaparken göz çıkarmak deyimi gibi! Üzüldüm, utandım ve çok sinirlendim. Sokağa çıkma yasağı ilan ederek, halkı sokağa döken bir ülke olduk. Bu ne biçim anlayış nasıl yönetim anlayışıdır? Ülkeyi yönetemediğiniz açıkça belli oldu.
Özellikle bir konuyu tartışmaya açmak istiyorum.
Bilim Kurulu bağımsız mıdır? Aldığı kararlar hiç değiştirilmeden uygulanıyor mu? Zira bir devleti oluşturan halkının yaşamsal gibi çok önemli bir konusunda bilim, otoriterin üstünde olmalıdır. İki günlük sokağa çıkma yasağı alınırken, Büyük Şehir Belediye Başkanlarının veya valilerin haberi var mıydı? Amacınız nedir? Yoksa Büyük Şehir Belediye Başkanlarını zor duruma düşürmek mi?
Hepimizin malumu olduğu gibi, fıkraların ne zaman nerede ve kimler tarafından söylendiği bilinmez. Amma bir olayı ve bir düşüncenin ürünüdür. Bir arkadaşımın paylaşımını okurlarımla paylaşmak istiyorum. Bizim Temel büyük bir gemiyle turda… Gemide dört bin kişi var. Azrail geliyor Temel’e diyor ki, “Hazırlan canını teslim almaya” geldim. Temel; “Bak ne güzel tatil yapıyorum tatil sonrası alsan olmaz mı?” “Olmaz” diyor Azrail, “Birazdan gemi batacak ve sen son nefesini vereceksin.” Temel, “Benim canımı alacaksan al da burada dört bin insan var bunların ne günahı var?” Azrail gülüyor, “Ben bu dört bin kişiyi toplayana kadar neler çektim neler!”
Şimdi bunun vebali yönetenlerle cehaletin değil mi?
Yine de karar halkımızın!