Anavatanı Çin olan, ülkemizde Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize başta olmak üzere Trabzon, Artvin ve Giresun’da yetişen yeşil altın çay…
Sudan sonra vücuda en çok alınan gıda ve içecek maddesi, sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi…
Yetiştiği yöreye göre kalitesi ve aroması da değişmektedir. Türklerde çay, bir kültür haline gelmiştir. Bardağından, fincanına, semaverinden demliğine hatta suyuna kadar kahvaltının yanı sıra ara öğünlerde bile tüketilen bir içecektir çay.
Çaya asıl katma değer yaratan ana unsur yıllara sarih olarak bekletilmesidir. Yani, çay toplandıktan sonra fabrikada işlenip sonra da belli bir süre bekletilmelidir. Nemden kesinlikle korunmalıdır. Bu sağlık açısından da oldukça önemlidir.
Ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada da kuru çay, imalattan çıktığı anda tüketilmesi tercih edilmemektedir. Bir süre bekletilmekte ve damak tadının oluşması beklenmektedir. Bir yıllık, iki yıllık çayların içimi daha lezzetlidir. Son yıllarda ülkemizde organik çay üretimi ve tüketimi bir hayli hızlanmıştır. Kaliteli çay üretmek ülke ekonomisine büyük katkı sağlar. Rengi solmuş ve mat görünen çay yaprağı, çayın kalitesinin düşük olduğunu gösterir. Kaliteli çay, az dökülmüş ve toz oranı asgari seviyede olan çaylardır. Türk çayını, diğer çaylardan ayıran en önemli özellik ihtiva ettiği kimyasal maddeler bakımından en güvenilir çay olmasıdır. Bu da Türk çayının sağlığımıza zararlı sun’i aroma içermeyen en kaliteli çay olduğunu teyit etmektedir.
Çay, sindirimi kolaylaştırdığı gibi vücutta farklı olumlu etkiler de yaratır. Karaciğer detoksu, cildin parlaması, hafızanın kuvvetlenmesi gibi pek çok faydası vardır. Çayı şekersiz tüketmek ise yaşlanmaya karşı etkilidir.
Çayı demlendikten sonra 20-30 dk içinde tüketmek gerekmektedir. Bu süreden sonra kalan çay sağlık açısından pek uygun değildir. Hatta çayın hazırlanması başlı başına bir sanattır. İyi bir çayın demlenme süresi yabancı çaylarda 5-7 dakika iken Türk çaylarında çayın kalitesine göre 10-15 dakika arasında olmalıdır. Demleme müddeti çayın cinsine ve içenin zevkine göre değişir. Aromanın tam elde edilmesi için bu süre Türk çaylarında 20-25 dakikaya kadar çıkabilir. Yabancı çaylarda ise 10-15 dakikayı aşmamalıdır.
Çayın yetiştirilmesinde toprağın kalitesinin yanı sıra gübre ve budama çok önem arz eder. Bu faktörler çayın kalitesini de artırır. İlk çay hasadının kalitesi mevsim şartları dolayısıyla oldukça önemlidir. Ülkemizde bitki ve meyve yapraklarından çay yapımı yaygınlaşmaktadır. (Ihlamur, Kuşburnu, Zeytin yaprağı, ayva yaprağı v.b.)
Çayın bekletilmesinin ticari boyutu nesilden nesile aktarılmalıdır. Bu ticari kültürü aslında geliştirmeliyiz. Nasıl ki insan kıyamete kadar yaşayacaksa çay da diğer gıdalar gibi elbette tüketilecektir. Bir diğer önemli konu da hastalık nedeniyle kullandığımız ilaçlar çayla alınmamalıdır. Çayın depolanmasında ise neme dikkat edilmeli ve hava geçirmez kaplar tercih edilmelidir.
Çay Üreticileri Birlikleri çay kültürünü ve ticari boyutunu topluma aktarmalıdırlar. Tabi çayın bahçeden fabrikaya taşınması, fabrikada işlenme şekli kalitesini çok etkiler. Bizim toplumumuzda yeşil çayı öne çıkarmamız gerekiyor. Neden dersek? Yeşil çay bağışıklığı güçlendirir, kaygı ve stresi azaltır. Göz sağlığını destekler. Yağ yakımını artırarak kilo kaybına yardımcı olur. İçeriğinde B ve C vitaminleri, magnezyum, potasyum, florür gibi mineralleri bulunduran bitkisel bir üründür. Kolesterol ve yağ dengesini iyileştirir. Tansiyonu düzenler. Damar sertliğini önlemeye destek olur.
Her gün 1-2 fincan yeşil çay, ara öğünlerde diyete eklenerek bu olumlu etkilerden yararlanılabilir.