Ben hep söylerim, yine de sözümdeyim. Bu günün Süper Ligi’nde birinin diğerini hangi ortamda olursa olsun yenemeyeceği takım yoktur.
Maç sonuçları da bazen “Sürpriz olarak” adlandırılsa da onu gösteriyor. Yine kullandığım cümlemi tekrar edeyim “Kimin konsantrasyonu yerinde ise maçı o alır.” Trabzonspor’un Pazar gün ki ve diğer deplasman maçlarına bakın. Başınızı başka tarafa çevirin, mesela Erzurumspor’un ve Rizespor’un bu hafta aldığı üç puanlara bakın. Kim kimi nerede yenmiş? Peki nasıl olmuş? Konsantrasyon, motivasyon, psikolojik varyasyon ve takımını o maçın havasına sokabilme yeteneği. Erzurumspor 21 puanı yakalamış iken yukarıya doğru beş takım 24 ve 25 puanlarda. Peki bu nasıl oluyor? Hiç böyle bir lig tablosu gördünüz mü? Bu beş takım sıralamasında Fenerbahçe de dahil. Şimdi gelin çıkın işin içinden bakalım.
Haa, Trabzonspor-Alanya maçına gelelim. Bizim oyuncuların sahadaki oyun motivasyonundan ne haber? İlk devrede de sahada var idiler ama yoktular. Pozisyon yok, falanca filanca oyuncu yok, rakibe akıllı baskı yok. Sadece rakip sıkı bir savunma yapıyor senin kör akınların var. Bu da rakibin planının bir parçası. Çünkü Sergen Yalçın biliyor ki Trabzonspor kontrataktan en kolay gol yiyen ekip. Peki Trabzonspor bunu bilmiyor mu idi? Bilmemesi bir zaaftır. Bilmesi gerekli idi. Sen son zamanlarda epey bir aşama yakalamış ve maçların favorisi gözükmektesin. O zaman rakip enayi mi kendi sahanda üzerine gelecek? Yok tabii. Peki ne yapacaktı?
Pazar günü maçta yaptığını yapacaktı. E, senin bu tavra karşı futbol adına tertibin ve taktiğin var mı? Var tabii. Açın futbol kitaplarını yazar. Burada anlatacak halimiz yok. O zaman? Hah işte o zaman senin ayakların havalandı, kafan bulutlara değmeye başladı, yok Messi idi yok Maradona idi vs akıllarınca kendilerini “Sahaya ayakkabımı atsam galip geliriz(!)” Öyle mi? Ahan işte size ilk darbe. Peşi var mı? Var tabii.
Bu tokattan kolay kolay kurtulamaz bu takım şimdi. O halde akılları bir an evvel başa almak gerekirdi. Bence Ünal’da da hata var.
Kadroyu hiç bozmayacaktı. Sosa’nın etkisi altında kaldı.
Geçen haftanın onbiri ile çıkacak sonra makul bir zaman ve zeminde Sosa’yı sahaya sürüp onun maç noksanını bu şekilde giderme yolunu seçecekti. İşte böyle. Demek ki bazı ince noktaları da ıskalamışız.
Ha, gelelim ilk yarı başındaki Rodellega’nın kaçırdığı penaltıya.
Adamın futbol hayatı bitti halâ direkten dönen topa vuramayacağını öğrenemedi. Sonra bu kaçıncı penaltı kaçışı. Başkalarını denemek gerekirdi. Fakat bu da ayrı bir Roman tabii. Neyse bu hafta da olan oldu bari aynı hataları gelecek hafta yapmasınlar.