“Aşılmasına imkân olmayan hiçbir duvar yoktur.” Bilindiği gibi atasözlerinde mecazi anlamların kullanımı daha yaygındır. Bu sözde duvar kelimesinin anlamı “Bir yapının yanlarını dışa karşı koruyan, iç bölmelerini birbirinden ayıran taş, tuğla vb. gereçlerden yapılan veya örülen dikey düzlem.”(1) anlamında değildir. Buradaki duvar sözcüğünü “engel” anlamındadır.
Hayatımız boyunca küçük büyük birçok engelle karşılaşıyoruz. Bunlarla mücadele ediyor, bazılarını kolay kazanırken bazılarında zorlanıyoruz. Hayatta başarılı olmak işte bu zorlu mücadeleleri azimle, sabırla, cesaretle geçmektir.
Engelleri aşmak istiyorsak çok çalışmalıyız, çabalamalıyız ama öncelikle kendimize güvenmeliyiz. Örneğin 19. yüzyılda Thomas Alva Edison ampulü icat etmiştir. (1879) Ama Thomas Edison ampulü bir seferde bulmamış, bunun için yaklaşık 5.000 deneme yapmıştır. Bu azmi ve kararlılığı sayesinde ampulü icat etmiştir. Bu buluş da aydınlatma araçları için, neredeyse bir çağ başlatmıştır.
Çevresindekiler Edison’a, bu kadar çalışma sonunda istediğini elde edemediğini ve vazgeçmesi gerektiğini söylediklerinde aldıkları cevap şu olur:
“Ben bu 5.000 deneme sonucunda, istediğimi elde edemeyeceğimi değil, istediğime bu 5.000 yolla ulaşamayacağımı öğrendim. Ona ulaşmanın bir başka yolunu mutlaka bulacağım.” Yaptığımız bir iş sonucunda uğradığımız başarısızlık bizi yıldırmamalı, aksine, hedefimize ulaşmamız için farklı bir yol belirlememize yardımcı olmalıdır.
Her emeğin sonunda mutlaka kazanç vardır. Atalarımızın “Yazın başı pişenin ışın aşı pişer.” Güzel bir sözü vardır. Bu atasözü bizlere “Ağustos Böceği ile Karınca” hikâyesini hatırlatabilir. Çünkü bunun anlamı: “Daha önceden yaptığımız hazırlık bize gereklidir, çalışmadan rahat edilemez.”dir. Ama konunun dışına biraz çıkarak sizlere Ağustos Böceği’nin gerçek hikâyesini anlatmak istiyorum:
“La Fontaine’nin “Çalışkan Karınca ve Tembel Ağustos Böceği” hikâyesini dinleyerek büyüdük hepimiz.
Hikâyeye göre Karınca tüm yaz çalışıp yiyecek biriktirirken, Ağustos Böceği saz çalıp şarkı söylemiş, Karınca ile dalga geçmiştir. Kışın da karıncaya muhtaç olmuştur. AHMET CERAN