İnsanlarımızın Cumhuriyet tarihi boyunca en büyük hayalleri idi “biz bir toplu iğneyi dahi yapamıyoruz” sendromundan kurtulup adım adım kendi ihtiyaçlarının ülkelerinde üretildiğini görmek.
Diğer taraftan, ABD’nin, İngiltere’nin ve on paralık Hollanda’nın dünyada yürüttükleri dış siyaset politikalarına bir göz atın. Bütün dünya kıtalarına el atmış kendilerinin istemediği şeyleri başkalarına asla yaptırtmayan sömürgeci politikalarını yürürlüğe koymak için adeta tüm imkânlarını seferber ediyorlar. Bunları yaparken sanki ABD’de, İngiltere’de, Hollanda’da işsiz bir tek adam, evsiz bir tek fert ve fakir bir tek insan yok mu dersiniz? Fakat, ne yazık ki kendi ülkesinin gerek sınır komşularına ve gerekse tarihi bağları olan bazı İslam ülkelerine kendi menfaatlerini de korumak adına yaptığı girişimleri “bizim orada ne işimiz var?” gibi basit bahanelerle insanları politize etmeye çalışmanın gayesi ne, anlamak imkânsızdır.
Dün Suriye’ye giren Türk Silahlı Kuvvetleri’ne engel olmaya çalışırcasına “Suriye’de işimiz ne?” diyerek İsrail’in ve ABD’nin güneyimizde oluşturmak istediği defakto alanı ilerisi için ne planlar hazırladıklarını anlamamazlıktan gelmenin politik ve siyasi yönünü izahın tek kelime ile ifadesi “cehalettir” daha fazlasına dilim varmıyor.
Ya Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol sahalarından Türkiye’yi uzak tutmaya çalışan dünya müttefikleri bir tarafta iken, adeta onlara destek verir mahiyette, önce “Herkes Akdeniz’de fakat Türkiye nerede?” sorusunu iç politikada artıya (!) çevirmeye çalışan zihniyet, sonradan orada bu devlet ve hükümet faaliyete geçtiğinde “Bizim Akdeniz de ve Libya ‘da işimiz ne?” şeklinde çelişkili ifadelerin hedefi iç politika iştahını dış düşmanlarımıza destek mahiyetine çevirdiğini kavrayamamanın zorluğunu da anlatmak imkânsızdır.
Hatta bu konuyu tersinden okuyup güya insanların hislerini istismar edercesine “Libya çöllerinde bir tek askerimiz ölmesin” demegojisi ile Türkiye’nin büyük ve güçlü devlet olma yolundaki hamlelerini dış düşmanlardan önce içimizdeki anlayışsız politikanın müntesiplerinin seslendirmesi doğrusu hayreti muciptir.
Doğrudur, memleketimizde bazı sosyal sıkıntılar var, işsizlik konusunda istenmeyen göstergeler mevcut, enflasyon denildiğinden daha da ileri, ülkemizi isteğimiz dışında Suriyeli, Iraklı Araplar adeta zorlanarak doldurmuş bundan rahatsızız.
Amma bunlar var diye Türkiye kabuğuna çekilemez. Bu sorunlarla uğraşır iken bir yandan da ülkeyi “büyük devlet” durumuna getirmenin yollarını arayanlara takoz olmanın ifadesini ve gayesini varın siz bulun.