BULUNDUĞUMUZ ZAMAN VE ÖVGÜ

Günümüzde yapılan övgüler o kadar değişti ki, bu kadarına da pes diyoruz doğrusu. Buna övgü diyemeyiz. Övgüde bir ölçü vardır, övgüde bir sınır vardır, övgüde bir asalet vardır. Övgüde karşı tarafı taktir etme güzelliği ve kalite vardır.

Bu günkü övgülere baktığımızda, gördüğümüz manzara içler acısından öte, büyük bir kepazelik, büyük bir rezillik ve de tabiri caizse, kelimenin manası ile tam bir yalama ve yalakalık mevcut. Bu tip övgüleri yapan ve ya övgüleri yağdıranların karakterine bakıldığında, bunlar kişilikten yoksun, menfaatçi, yağcı özelliklere sahiptirler. Bu özelliklerinden dolayı, bunlara halk arasında karakteri bozuk kişiler de denir. Bunlar elde ettikleri makam ve unvanları, hak ederek değil, üstün yağcılıkları ve yalakalıkları sayesinde elde ederler. Toplumumuzda her alanda olduğu gibi, siyasi partilerde de mevcut olan bu karakteri bozuk yüzsüzler, zaman zaman çıkışları ile bu özelliklerini bulundukları alanlarda ortaya koyarak, üstün yalakalıklarını sergileyerek, karşı taraftan bir kemik atılmasını beklerler. Bunlardan bazıları da bu yeteneklerinden dolayı, istediklerini alarak, bu yolla amaçlarına ulaşırlar.

Bu yalakalara görev verenlere sözümüz şudur...

Bunlara verilen hangi görev olursa olsun, bu kişilere verilen görevlerin hiçbirini bunlar hak etmiyorlar.

Vermekle yükümlü olduğunuz görevleri hak edene verin,

Görevleri ehline verin...

Görevleri ehline verin ki;

Hak eden görev alsın,

Hak yerini bulsun,

Adalet tecelli etsin...

Hakkın ve adaletin olmadığı bir tercih ve görevlendirme sonucundan, faydalı ve hayırlı bir iş çıkaramazsınız.