Doğum günü kutlamaları batı dünyasında çok eskilere dayanır.
Ülkemizde ise 20.YY’dan itibaren popüler olmaya başladı. Kutlama yoğunluğu süreç içerisinde hızla arttı, tüketim ekonomisinin beklediği de buydu zaten.
Nüfus kayıtlarının sağlıklı tutulmadığı dönemlerde; 1.1.18.. , 1.1.19.. gibi standart doğum tarihlerinin kimliklere yazıldığı bilinen bir gerçektir. Bu çerçevede o kuşağın bireyleri bazen doğru doğum tarihi arayışına girmişlerdir.
***
Doğum tarihiniz?
Sorularının moda olmaya başladığı dönemlerdi.
Ve herkes O’nun doğum tarihini merak ediyordu.
O bütün dünyaya doğum tarihini açıkladı, “19 Mayıs 1919.”
Meraklılar şaşkındı, zira bu tarih Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıç tarihiydi.
Anlaşılıyor ki;
O, doğum tarihini ne kimlik kartında ne de dönemi yaşayan insanların hafızalarında aradı.
O, doğum gününü, Türk Milletinin kurtuluş mücadelesinin başlangıç tarihiyle tarihlendirdi.
Kendisini adadığı Milletinin kurtuluşu, O’nun doğumu olmuştu. Tersi olsaydı şüphesiz ki ölümü olacaktı.
O, kendini milletine adamıştı,
O, Mustafa Kemal’di,
O, dağ gibi bir adamdı.
***
30 Ekim 1918, Osmanlı Devletine 25 maddeden oluşan çok ağır bir ateşkes anlaşması imzalatıldı.
Türk Milleti bu anlaşmanın o lanet 7. maddesini unutamaz, unutmamalı. Zira o madde ülkemizi İtilaf Devletlerinin işgaline açık hale getiriyordu.
Öyle de oldu.
Hiç gecikmediler,
3 Kasım 1918’de İngilizler Musul’u işgal ettiler.
13 Kasım 1918 İtilaf Devletleri İstanbul’u işgal ettiler.
Ve şu işe bakın ki aynı gün, yani 13 Kasım 1918’de; İstanbul Boğazı’ndan Yedi Tepeye oradan da Dolmabahçe önlerinde konuşlanmış olan işgalcilerin sömürgeci zihniyetine bir meydan okuma cümlesi yankılandı: “Geldikleri gibi giderler” Bu haykırışın sahibi, oradaydı. İstanbul’daydı ve daha soluklanmadan soluk kesecek bu çıkışı yapmıştı.
***
Mustafa Kemal; zaman zaman ikamet ettiği Beyoğlu-Pera Palas’ta, Şişli’de ya da Akaretler’de işbirlikçilik bayrağını çekip günü gün edebilirdi.
Zira İstanbul bu tiplerle kaynıyordu.
Hükümette görev alabilir mütareke döneminin itibarlı kişilerinden biri olabilirdi.
Dağ gibi adamdan böyle bir şey beklenemezdi elbette.
O; altı ay kadar kaldığı İstanbul’da, Milli Mücadele hareketinin başlatılması arayışları içerisinde oldu.
Bu çerçevede Mustafa Kemal’le iletişim içerisinde olan İsmet Paşa, Rauf Orbay, Ali Fuat Paşa ve Kazım Karabekir bu kutlu yolculuğun planlayıcıları arasında yerlerini aldılar. Onlar artık dava arkadaşlarıdır.
Ve 19 Mayıs 1919’da Kurtuluş Savaşımızın işaret fişeği ateşlenecek ve adanmış bir insanın doğum tarihi kayıtlara düşecektir.
***
19 Mayıs 1919’u, Mustafa Kemal ve az sayıdaki dava arkadaşlarının dışındakiler imkansız görüyordu.
Hani pek de haksız değillerdi zira Anadolu’ya bakıldığında hiç ışık görünmüyordu, her taraf kapkaranlıktı.
Zira dört bir taraftan işgal yiyen Türk halkı ümitsizlik bataklığına gömülmüştü.
Anadolu can çekişiyordu adeta, çünkü:
- Türk Ordusu dağıtılmış, silahları toplatılmıştı.
- İstanbul Hükümeti’nin Unutulmaz Başbakanı Damat Ferit, Padişahın ve kendisinin geleceğinin Majesteleri hazretlerine bağlı olduğunu ifade eden mektubu yerine ulaştırma gayretindeydi.
- Anadolu’da 10-12 milyon civarında yılgın ve yorgun insan bulunmaktaydı. Onlarda çaresizce ümitlerini Padişaha, O’da majestelerinin himmetine bağlamıştı.
***
19 Mayıs yolcuları bu insanlara unuttukları kimliklerini hatırlattılar:
“Türk olduklarını ve asla esaret altına alınamayacaklarını.”
Amasya’dan Türk Milletinin kadim tarihine gönderme yaparak bir duygu ve kimlik fırtınası estirildi:
“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Kurtuluşun şurada burada değil, kendi öz kimliğinde aranması gerçeğine dikkat çekilmiştir.
Aynı yöneliş Sivas’ta, “Milli İrade ve Milli Birlik” hamlesini getirecek ve Mustafa Kemal, kurduğu meclisine “Türk” adını verecektir.
Başlatılan savaşın adı da “Milli Mücadele” olacaktır. Milli Mücadelenin gazetesinin adı “İradeyi Milliye” bakanlığının adı da “Milli Savunma Bakanlığı” olacaktır.
Ve nihayet yaktığı millilik meşalesinin aydınlattığı yeni Türk devleti de “Milli Devlet” Olacaktır.
***
Doğum günün kutlu olsun Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Yaşasın 19 Mayıs, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti.