BOŞA GİDEN OYLAR
Yerel seçimlerde iktidar partisinin oylarının oranı yüzde 43 civarındadır. Bu oran yüzde 30- 35’lere düşseydi AKP’nin hezimeti olacaktı. Kısaca ortada oynayan yüzde sekiz veya onluk bir fark bir partiyi zafere götürdü. İşte yüzde 10 oranındaki oyun önemini 12 Eylül darbecilerinin akıl hocaları çok iyi biliyorlardı ki getirip halkımızın önüne koydular.
Aradan çok zaman geçmesine karşın, köprülerin altından nice suların akmasına rağmen ve yasalarda hatta Anayasa’da bile birçok kez değişimlerin olmasına karşın Seçim Yasası bir türlü değişmedi ve değişmiyor. Çünkü bu uygulama bugün Meclis’te olan partilerin işine geliyor. İşin ilginci bu oyun o kadar güzel oynanmış ki bağımsız milletvekili adaylarında yüzde 10 barajı aranmıyor. Yani bağımsız milletvekili böyle bir koşuldan muaftır.
İsterseniz bunu örnekleyelim:
2002 genel seçimlerinde AKP 10 milyon 808 bin oy almış bunu oranlarsak yüzde 34. 28 eder. Çıkardığı milletvekili sayısı 363.
CHP aynı genel seçimde 6 milyon 113 bin oy almış. Oranı ise yüzde 19.39, çıkardığı milletvekili sayısı 178. İşin ilginci bağımsızların aldığı oy ise 314 bin, yüzdesi ise yüzde 1’dir. Kazanan milletvekili sayısı 9.
Meclise giren partilerin ve bağımsız milletvekillerin aldığı oyun oranı yüzde 54.57 geri kalan yüzde 45.33 oranındaki oy boşa gitmiş. Kısaca 2002 genel seçimlerine giren diğer 16 partiye verilen 14 milyon 292 oy boşa verilmiş. Değişik söylersek bu kadar insanın yasal yaklaşımına saygı duyulmamış. Çünkü bir tarafta 314 bin oyla bağımsız 9 milletvekili meclisin yolunu tutarken, diğer taraftan 14 milyonun üstünde oy alan parti adayları evlerinin yolunu tutmuşlar. Bunun adına da “Milli İrade” diyeceğiz ve kendimizi kandıracağız.
Peki, yüzde 10 barajı uygulanmasaydı ne olurdu? Aynı genel seçimde AKP, 192, CHP 120, MHP 86, bağımsızlar da 2 milletvekili Meclis’e göndermiş olacaklardı. Geri kalanı da doğal olarak diğer partiler oy oranlarına göre paylaşacak ve mecliste çok seslilik olacaktı.
Bu seçim yasası beraberinde “Oyun Boşa Gitmesin” veya “Oyum Boşa Gitmesin” düşüncesini oluşturdu. Bakın Meclis’te grubu bulunan Partiler, ne barajı yüzde 10’un altına düşürüyorlar, ne de bağımsızları yüzde! 0’a uyması için çaba gösteriyorlar.
30 Mart yerel seçimleri yapıldı. Seçime 12 parti girdi. 44 milyon civarında oy kullanıldı. Bu oyların 38 milyon kadarını AKP, CHP, MHP aldı. Diğer 9 parti ise 5 milyonun üstünde oy aldılar. Bu oylar belediye başkanlarının seçimine yetmedi. Kısaca sanıyorum ki 4 milyon vatandaşın oyu boşa gitti.
Toplumun kafasından “Oyum boşa gitmesin” düşüncesini silmenin yolu barajı altlara çekmekten geçer. Birçok uygar ülkede bu oran yüzde üç civarında iken istikrar oluşuyor da bizde neden oluşmasın? İstikrar adı altında bir toplumun iradesine ipotek konulmasını gerçekten anlayamıyorum. Koalisyon hükümetlerinden neden bu kadar korkulur ki? Devlet yapısı güçlü toplumlarda koalisyon sorun olmuyor ama geri kalmış ülkelerde sorunu seçilmişler yaratıyor. “Beni bu halk seçmişse” mantığını öne çıkarıp, vali de, kaymakam, müsteşar da benim diyen yaklaşım koalisyonun içine sokarsak orada o hükümet şekli elbette ki yürümez.
Adaletsiz bir seçim sistemi içinde boğuşa boğuşa adaletin parladığı bir sisteme geleceğimize inanıyorum. Çünkü arkadan gelen yeni nesil buna izin vermeyecektir.
Bilmem çok mu iyimserim?