BÖLÜCÜLÜK TARİHİ BİR VAKA!

Tarih, milletlerin yolunu tayin eden eski bir harita gibidir. Bir miletin tarihi bir insanın hayatına benzer. Nasıl ki kişi doğduğu günden ölümüne kadar iyi kötü halleriyle bir kimliktir, milletler de tarih sahnesine çıkışıyla geldiği son haline kadarki durumuyla bir bütündür.

Kişi hayatının bazı evrelerini müspet ve menfi olarak yok sayamazsa, milletler de geçmiş maceralarını yok sayamaz. Zira, tarihinin iyi yanları bir öğretmense, kötü yanları da bir derstir. Öğretmeni de dersi de kimse yadsıyamaz.

Yani Oğuz Kağan da bizim, Alparslan da bizim, Fatih de bizim, Atatürk de bizim. Bütün tasavvurlarıyla hem de.

Bizim beğendiğimiz kişileri ecdat sayıp beğenmediklerimizi ecnebi saymak yakışık almaz. Türk milletinin genetiğinden gelen her fert, bizim için bir dert değil, bilakis makbuldur.

Yanlış yapmamanın sırrı nedir, diye soranlara verilecek cevap tarihtir. Kötünün de iyinin de tekerrür edip etmemesi tarih bilip bilmemekle müsavidir.

Milletlerin hayatının gelecekteki güveni de tarihe emanettir. Kötürüm zihinler, tarihe tukaka diye bakar. Tarihi bölümlere ayırarak bakanlar da aynı istikametin yolcularıdır. Mesela Türk tarihine 1071’i milat yapanlarla, 1923’ü milat belleyenler aynı tarağın dişleridir.

Bir milletin tarihi, o milletin tarih sahnesine çıkışıyla kaimdir. Bunun dinle diyanetle de alakası yoktur. Kişi nasıl ki belli yaşa kadar bir inanca bağlanmadan yaşar da sonra iman yolunu seçerse ve o nasıl bütün geçmişiyle kendisi olursa milletlerin tarihi süreci de öyledir.

Göktürk Kitabeleri’ndeki referansla, Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e yaptığı öğütler arasında millete ışık olmak bakımından bir fark yoktur.
Fark vardır diyenler, tarihi bütüncül kurcalamaktan uzaktır.

İslamiyet öncesinde yaşamış ilk Türk şairi Arpin Tor Tigin de İslamiyet sonrası yaşamış Su Kasidesi şairi Fuzuli de bizimdir. Necip Fazi de bizim, Nazım Hikmet de bizim. Bizimlik bakımından aralarında bir milim fark yok. Alacağımız mesajlar bakımından ise herkes özgürdür.

Meselelere böyle bakamayanlar aslında klik, hizip kelimelerinin muhatabıdır.

Hiç ayrımsız benimsemeyi başarmak gerekir. Sevmek ise tamamen kişiseldir.