Hani hep denir ya geçmişte yaşanmış olanları objektif göreceksin ve bunları gelecekte tekrarlamayacaksın ki kendine ve çevrene benzer şekilde zarar vermeyesin! Hani arkasından da eklerler başkalarının hatalarından ders alın; çünkü insanın ömrü bütün hataları yapmaya yetmiyor!
Hani yine derler ya "Aynı hatayı iki kere yapıp farklı sonuç beklemek aptallıktır!" diye!
Bazen yapılanları gördükçe insanlar, hatalarından bile bile ders almadıklarına inanmaya başladım. Çünkü artık gerçekleri görmeme gibi bir körlüğümüz oluştu. Yaptığımız şeyi hata olarak kabullenmeme defansı bizde gelişti. Hatta taraftar buldu ve davranış şeklimiz oldu.
Daima aynı şeyleri yapıp aynı sonuçları alsak da içten içe bir gün bu hatalı davranışımızla mutlu sona ereceğimizi umut etmeye başladık. Ne acı değil mi?
Lafa gelince çok iddialıyız; sertiz, asıp kesiyoruz! "Hayatta yapmam; kesinlikle tekrarlamam, bir daha asla olmaz!" laflarını demekten hiç tereddüt etmiyoruz. Ne yazık ki karakterimiz ve duygularımız alınan bu kararlardan haberi yokmuş gibi bizi aynı yere sürüklüyor.
Bunu bir türlü anlayamadık. Bu ikilemden bir türlü çıkamıyoruz. Ne üzücü değil mi? İnsanların değişmesi çok zor! Birinden bunu beklemek oldukça yıpratıcı! Daha yıpratıcı olan şey ise bu değişimi kendinden beklemek! Umarım değişiriz!
Hani anlatılan bir hikaye var ya; usta'ya başarısının sırrını sormuşlar:
İki kelime demiş: “Doğru kararlar.”
Hepimizden farklı olarak, sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar!"
Tek kelime söylemiş: “Tecrübe”
İyi de kardeşim, bu tecrübe denen şeyin sırrı nedir? diye sormuşlar. Usta, derin bir iç geçirmiş:
İki kelime demiş: “Yanlış Kararlar!"
Biz coğrafyamızın yapısına göre neden konut yapmıyoruz? Kendi oturduğumuz konutu bile neden depremde yıkılacak zayıflıkta yapıyoruz? Yaptığımız kötü evlere af çıksın diye siyasetçileri niye zorluyoruz? Siyasetçiler deprem gerçeğini bildiği halde insanlara tabut olacak binalara neden af çıkarırlar?
Biz neden hızlı organize olamıyoruz? Biz neden görev başına yetersiz insanları getiriyoruz? Biz neden geçirdiğimiz bu korkunç doğa alaylarından ders almıyoruz? Neden, neden, neden?
İmkanım olsa da kötü akıl yürütenleri, cehaleti ya da cehalete prim verenleri bir anda silip atabilsem! Depremle ilgili fikir açıklayan yetkilileri dinliyorum! Ne dediklerini ya anlamıyorlar ya da ne anlama geldiğini biliyorlar! Bu kadar pervasız açıklama niye yapılır? Bu açıklamanın yeri burası mı diye hiç kendisine sormaz mı? Yazık, yazık!
Evet depremin alanı çok büyük; bunun için her yere yetişemiyoruz. Gidemediğimiz yerler var. Bu bizim için deprem üstü bir şey oldu. Büyük bir yıkım. Her yere ulaşmaya uğraşıyoruz. Herkesi yardıma çağırıyoruz deyin. Bu anlaşılır.
Birinci gün biz her yere ulaştık ne demek!