Gazze’de 41 bin can gitti, bunların 15 binin üzerindekiler çocuklar, Beyrut yanıyor.
İsrail kudurmuş köpekler gibi, her yere saldırıyor, öldürüyor ve yıkıyor.
Neden?
Çünkü kendi batıl inançlarına göre vadedilmiş toprakları oluşturmak...
Yani, arzı medut dedikleri büyük İsrail’i oluşturmak.
Bu çılgın ve hayal ürünü olan projenin içinde, güney doğu illerimizde var.
Biz bu düşüncelerini çok çok iyi biliyoruz.
İsrail’in arkasında ABD’nin olduğunu da biliyoruz.
Kısacası her şeyi biliyoruz.
İçimiz yanıyor, kan ağlıyoruz.
Müslüman kardeşlerimiz çok zor durumda, İsrail’in son teknolojik ve modern silahları karşısında onların kendilerini yeterince savunacak silahları da yok.
Tabi bu olumsuzluğun suçlusu yine Müslümanlardır. Eğer biz ve tüm dünya Müslümanları bu günler için bir hazırlık yapmamışsak, çareler üretmemişsek, bugün gelinen durumun sorumluları ve suçluları hepimiziz. Oysa Türkiye bu durumu 50-60 seneden beri bildiği halde hep uyumuş, ABD’ye ve batıya uşaklık yapmıştır.
Son 15 yıldır bu tehlike karşısında ciddi bir çalışma ve çaba sarf edilmektedir.
Silah sanayimizdeki başarılı çalışmalar, bunun yanında, güneydoğu sınırlarımız dışında oluşturulmakta olan sinsi planlara karşı yapılan müdahaleler ve hazırlıklar, bugün Ortadoğu’da, İsrail’in arkasında durup ona verdiği tüm olanaklarla Ortadoğu’yu kendi emelleri ve sapkın inançları ile dizayn etmek isteyen ABD’nin uygulamaya koyduğu sinsi planlarının gidişatını açık bir şekilde görünce, Türkiye’mizin attığı adımların ne kadar isabetli ve önemli olduğunu müşahede ediyoruz. Ortadoğu’da kimse barış marış beklemesin. Bu savaş başlamış ve devam edecektir. Eninde sonunda Türkiye,
bu emperyalist güçlerin insanlıkla alakası olmayan, hayal ettikleri çirkin arzularını gerçeğe dönüştürmek için Ortadoğu’da başlatmış oldukları katliamın, bir tarafı olduğu bu ortamda, eline silahını alıp bu işin içinde istese de, istemese de olacaktır.
Şimdi Türkiye olarak bize düşen içimizdeki hainleri bir tarafa koyup, A partisi B partisi, alevisi sünnisi, kısacası ocusu bucusu demeden birlik beraberlik içinde olmaya çok ihtiyacımız vardır.
Tehlike kapımıza kadar geliyor.
Herkesin aklını başına alması gerekir. Sonra Allah korusun, çocuklarımızın katledilmesi,
namusumuzun kirletilmesi durumunda, artık ah vah para etmez...
Biz, zor zamanlarda birbirimizle kenetlenip düşmanlarımıza karşı birlikte mücadele etmiş şerefli bir milletiz.
Bu olağanüstü durumlarda millet olarak, çekişmelerimizi siyasi karşıtlıklarımızı düşmanca bir temel üzerinden lütfen yürütmeyelim.
Bu günlerde siyasi ihtiraslarımızı, düşmanlıklara dönüştürmeyelim.
Bu günler kenetlenme ve kucaklaşma günlerdir.
Milli şairimiz,
Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi;
Girmeden tefrika bir millete,
Düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler,
Onu top sindiremez…