BİR YAYLA GEZİSİNİN ARDINDAN

“Maçka, Sümela, Camiboğazı, Taşköprü, Santa Yanbolu Vadisi.”

Pandemi sırasında uzun zaman ara verdiğimiz Yayla gezilerimize aramıza katılan dostlarımızla kaldığımız yerden başladık. Ekibimiz Trabzon Üniversitesi Öğretim Üyesi Aydın Kılıçaslan'ın kaptanlığında emekli öğretmen ve izci emekli öğretmen Süleyman Parlak ile takviye olup İsmail Kansız, Salih Özkan ve Bülent Deveci ile Maçka güzergahından yola koyuldu.

Ekipte her meslek grubundan yetişmiş insan var. Kültür Turizm Müdürlüğü yapmış, halen coğrafi bilimler dalında öğretim üyeliğini devam ettiren, basın halkla ilişkiler müdürlüğünden emekli, gazeteci ve izci oymak başı öğretmenden oluşunca da gezdiğimiz her yeri coğrafi sosyo ekonomik kültürel ve turizm açısından da tahlil edip görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmak ta sosyal sorumluluk alanımıza girmiş oluyor.

ULAŞIM ESKİYE ORANLA DAHA RAHAT

Öncesinde yol güzergâhımızı belirlerken Arsin, Yanbolu, Santa, Taşköprü Yaylası ve dönüşü de Camiboğazı’na gitmeden Dilaver Yaylası’nın altından Sümela yolunu Kurt Deresi’ni takiben Maçka'dan Trabzon'a dönüşü düşündük. Maçka'da görmemiz gereken bir iki dostun gecikmiş çay davetini yerine getirmek üzere Trabzon, Maçka, Sümela, Kurt Deresi, Camiboğazı girişten, Dilaver Yaylası altındaki yoldan Taşköprü, Santa, Arsin Yanbolu Vadisi’nden Trabzon varışlı gezimizi başlattık.

Trabzon/Santa Yaylası arası Arsin Yanbolu'dan 70 km ve yaklaşık 1,5 saatlik bir yol. Trabzon Maçka/Santa Yaylası ise 83 km olup o da takriben 1.45 dakika sürmekte. Gümüşhane il sınırları içinde bulunan Çamiboğazı Taşköprü ve Santa (Dumanlı) yaylalarına Gümüşhane’den Krom Vadisi ve Zigana zirvesini takiben de gidilmektedir. Derin vadi, yüksek dağlar, verimli yaylalar, çağıldayarak alıp giden dereleri ile birlikte tarihin içinde birçok olaylara şahitlik etmiş olan havzada dolaşırken doğayla iç içe olmanın mutluluğu insanın her zerresini sarmakta.

Yöre her ne kadar Gümüşhane ili sınırları içinde ise de yaylacılık yapanların hemen hepsi Trabzon ikametli. Krom Vadisi, Cami Boğazı, Çakırgöl, Dilaver Yaylası, Sarıtaş, Taşköprü ve Santa Yaylaları hem tarihi yerleşim alanları olarak hem de yaylacılık anlamında zengin kaynaklara sahip. Bu zenginliğin turizm ve hayvancılık adına ekonomiye kazandırılması adına iki ilin de ortaklaşa projeler üretmesi gerekmekte. Turizmin çeşitlendirilip yaygınlaştırılması için bölgesel Turizm Ortak Master Planı, var olan planlar ile eşleştirilip hayata geçirilmeli.

Çakılgöl Kış Turizmi projesi nedeniyle sürdürülen çabalar henüz sonuç vermedi. Ancak Maçka Sümela Camiboğazı yol çalışmaları sürdürülmekte ve önemli aşamalar geride bırakılarak ulaşım daha rahat yapılmaktadır. Yine Taşköprü Santa Yaylası arasındaki yol beton asfalt olarak tamamlanmış. Santa Arsin Yanbolu sahili arası da çok az kısımları bozuk asfalt olmasının dışında belli bir standartta ulaştırılmıştır.

Maçka Sümela arası eskiden beri sıfır asfalt kalitesinde bir yol zaten var. Vadiden Sümela'ya çıkış da düzene sokularak dar ve tehlikeli virajlar ortadan kaldırılmış. Sümela yol ayrımı sonrasında Camiboğazı güzergâhında Kurtderesi’ne ve sonrasında Dilaver Yaylası, Taşköprü yol ayrımına kadar yol yer yer asfalt ama çoğunlukla bozuk bir satıh yolcuları beklerken bu yolların eski hallerini bilenler bu duruma şükrediyorlar.

Şurası kesinki yol çalışmaları bittiğinde “bozuk satıh” sıkıntısı da tamamen ortadan kalkacak.

Halil Rıfat Paşanın meşhur “gidemediğin yer senin değildir” sözünden hareketle yol durumunu özetlemeye çalıştığım bu bölgede yaylaların ortak karakterini bozmadan yol çalışmalarını gerçekleştirmek doğal yapıya fazla müdahale etmemek gerekiyor.

YAPILAŞMA DEVAM EDİYOR

Geçtiğimiz yıllarda gezip gördüğümüz bu yaylalarda yapılaşmanın her sene arttığını gözlemledik maalesef. Artık o eski yayla kefillerinin yerini villalar almış. Üretenden çok tatil yapan var. Yaylada bile tereyağının kilosunun 170 TL olması bize üretimin ne denli azaldığını göstermekte. Villamsı evlerinde tatil yapan yayla severler maalesef yiyeceğini etini sütünü yağını peynirini ilçe ve şehir merkezlerinden tedarik etme zorunda kalmakta. O külek peynirleri, o basma peynirler, o bin bir çeşit çiçekli otlardan süzülüp gelen sütü kaymağı ve tereyağını yaylalarda bile bulmakta zorlanıyorsak oturup düşünmemiz lazım.

Otlaklarda yayılmış koyun sürülerini inekleri bulmak çok zor olsa da geçen yıllara oranla hayvancılıkla uğraşanlarda bir nebze olsun artış gözlemlemek de bizleri ayrıca sevindirdi. Bölge insanımız yaylayı seviyor. Her fırsatta yaylada ev yapmaya çalışıyor. Gelişi güzel yapılan her ev otlakları kısıtlıyor. Oysa devlet belli bir plan ve kota dahilinde ev yapmayı kontrol altında tutsa otlaklar yapılaşmadan zarar görmeyebilir. Gerçek yaylacı ile tatilci birbirinden ayrılmalı.

Üreten insan teşvik edilmeli. Devlet tatilciden de devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerde sırf dinlenmek adına evini yapacaksa kontrollü izinle müsaade edilip gerekirse vergisini hizmet bedeli karşılığında almalı.

Yaylada elektrik var. Ulaşım kolaylaşmış. Yer hazinenin. Ahırın yok. İneğin koyunun yok. Senede bir ay gelip tatil yapılır. Bunun da bir bedeli olmalı. Şehirde evi olan emlak vergisini verirken hazine malı üzerine evini hem de geleneksel mimariye aykırı yapan vatandaş ta bir bedel ödemeli. Yaylalarda bir şekilde devlet/ millet barışı sağlanmalı. Kural konulup yapılaşmanın önüne geçilmeli. Yoksa ben yaptım devlet yıktı tartışmaları sürer gider. Yayla bu bölgenin bir gerçeği. Ona göre düzenlemeler yapılmalı. Taşköprü'de yarım asra yakın hizmet veren takım elbise ve kravatsız göremeyeceğiniz Osman Akgül'ün tesislerinde soluklanıp yaylanın güzel havasıyla iyice acıktığımızda mangaldaki etlerin pişmesiyle yayladaki lezzeti bir kez daha tatma fırsatını bulmuş olduk.

500 YILLIK TAŞKÖPRÜ'YE DİKKAT

Yaylaya ismini veren en az 500 yıllık olduğu tahmin edilen yöre halkınca Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon'u fethi sırasında yaptırıldığı anlatılan Taşköprü ve çevresinde zaman geçirirken ekibimizin hepsinin hemfikir olduğu ecdat yadigarına karşı duyarsızlık içimizi acıttı: “Köprünün etrafı gelişigüzel hafriyatla doldurulmuş. Tanıtım adına dikilmiş levhadan köprü görünmez olmuş. Dökülen taşlar yerine çimento ile tutturulmuş. Köprü asırlara direnip günümüze gelmiş ama bu duyarsızlık devam ederse geleceği konusunda endişeliyiz.” Taşköprü'den sonra Santa/ Dumanlı Yaylası arasında beton yol ile rahatça yolculuk yaparak 19.y.yıldan kalma eski madenci kasabasına ulaştık.

Eski yaşanmışlıklara dair bütün izleri halen saklayan Santa'da bir çay içecek mekân bulamamanın üzüntüsünü yaşarken bir kez daha yeni bir turizm destinasyonu olarak bölgeye yeni bir ivme kazandıracak bu tarihi bölgeye turizme yönelik projelerin gerekli olduğunu görmüş olduk.

Aslında bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Özellikle ulaşımın rahat olması için yollar elden geçiriliyor.

Turizm anlamında Santa gibi hem kültür varlıkları açısından zengin hem de müthiş doğası ile insanı cezbeden yörede Trabzon Gümüşhane işbirliği içinde çok daha güzel işler ortaya konabilir.

ORTAK PLANLAMA GEREKLİ

Turistin gelmesini istediğimiz yere önce bizim gidebilmemiz orada sosyal ihtiyaçlarımızı sağlayabilme adına yöreye uygun işletmeler bulabilmemiz gerekiyor. Bu anlamda Taşköprü hem konaklama hem de yeme içme bakımından ihtiyaca cevap verebilmekte. Yanbolu vadisince restore edilerek bugüne kadar varlığını sürdürebilmiş tarihi köprüleri de yol boyunca izleyerek yolculuğumuza devam edip sahile indiğimizde denizi görür görmez on binlerin dönüşündeki askerler gibi “deniz deniz” diye bağırmadık ama sahilde Karadeniz'e doğru çay içmenin de keyfini yaşamadan Trabzon'a hareket etmedik.

Taşköprü Akgüller Tesisi’nde; Salih Özkan, Aydın Kılıçaslan, Osman Akgül, İsmail Kansız, Bülent Deveci, Süleyman Parlak.