Sezona büyük umutlarla, büyük beklentilerle ve son şampiyon olarak başlayan Trabzonspor içerisinde bazı hayal kırıklıklıklarını da barındıran hikayelerle yarışı tamamladı.
Geçen sezon sevinçlerin en güzelini, bu sezon planlamada yapılan hataların sonucunda da ekonomik anlamda en kötüyü yaşadı Trabzonspor…
Burada alınması gereken büyük dersler var, ki yeni yönetim hem teknik hem idari hem de planlamada en az hatayla süreci ilerletmek istiyor.
Başakşehir karşılaşması ile alakalı söylenecek pek fazla bir şey yok. Başakşehir bu maçı haftasonu oynayacağı Türkiye Kupası finalindeki Fenerbahçe maçının provası olarak görmüş. Bjelica ise biraz daha genç ve süre almayan futbolcularını tercih etmiş.
Bjelica görevi devraldığından beri mental ve fiziksel olarak çökmüş bir takımı ayağa kaldırmanın çözümünü bulduğu için bu maç özelinde yaptığı tercihleri anlayışla karşılıyorum.
Kendisi önümüzdeki sezon pres gücü yüksek, dinamik bir takım kurmak istediklerini belirtti. Bu şaşılacak veya takdir edilecek bir durum değil. Bu artık günümüz futbolu için gerek şartlarından biri. Avrupa seviyesinde olmak, oralarda kalabilmek için fizik gücünden, presten, dinamizmden taviz vermek mümkün değildir. Avrupa’da düzenli var olan takımların, kendi liglerinde fark yaratan takımların nasıl prensiplerine göre davrandığını, transfer ettikleri oyuncularda ne gibi özellikler aradığını analiz ederek kavrayabiliriz.
Bu vizyonda olabilmek için Trabzonspor yönetimine ve Bjelica’ya çok iş düşüyor. Yeni sezonda Trabzonspor’un kadrosunda hem tecrübeli hem yeni gelecek hem de genç oyuncular olacak. Önümüzdeki sezon için taktiksel maharetlerini, yönetme kabiliyetini, eğitici ve yetiştirici yönlerini göstermesi gerekecek. Ama bunu tek bir sezona değil sezonlara da yayması gerekecek… Kendisine yürekten başarılar diliyorum.
Acısıyla, tatlısıyla bir sezonun daha sonuna geldik. Tüm okurlarıma buradan sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Yeni sezonda görüşmek üzere…