BİR OSMANLI MİRASI! DUYUN-İ UMUMİYE…

Katıldığı bir TV programında, mirasçısı olduğunu iddia ettiği dedesinin, bu yıl kaçıncı ölüm yıldönümü olduğu sorusuna “tam olarak bilmiyorum” yanıtını vermekten hiç de yüksünmeyen II. Abdülhamit’in torunu, varsın dedesinin Türkiye Cumhuriyetindeki mirasının peşine koşa dursun! Biz ise, OSMANOĞLU ailesinin Türk Milletinin sırtına yüklediği onca borcun bir envanter’ini çıkartıp sunmayı, bu aziz millete karşı en büyük BORCUMUZ bildik.
Bir devletin yıl içindeki toplam gelirleri, o yıl içindeki toplam harcamalarından fazla ise bütçe açığı oluşması kaçınılmaz bir durumdur. Devletler bütçe açığını kapatabilmek için genelde iki yönteme başvururlar. Bunlardan birincisi vergi oranlarını arttırmak bu artırım yeterli olmadığında yeni vergi kalemleri oluşturmak. İkincisi ve en az tercih edilen yöntem ise; Borçlanmaya gitmektir. Borçlanma tercih edildiğinde, hem iç hem de dış borçlanma kaçınılmaz olur. Osmanlı İmparatorluğu da 19.yüzyılda bütçe açıklarını kapatabilmek için ikinci yöntemi borçlanma kolaycılığını tercih etmiş.
1881 tarihi itibariyle artık salt Galata tacirlerine değil, dış borçlarını da ödeyemez duruma gelen Osmanlı İmparatorluğunun dış borçlarını denetleyip, tahsil etmek amacıyla; I881 Eylül’ünde alacaklı temsilcileri İstanbul’da bir araya geldiler. Toplantı sonucunda, borçları, alacaklıların seçeceği üyelerden meydana gelecek bir meclisin yönetmesine karar verildi…
Bu karar II. Abdülhamit tarafından uygun bulunarak, 20 Aralık 1881’de yayınlanan MUHARREM kararnamesi ile somutlaştırılıp anlaşmaya varıldı. Aynı yıl içinde, görevi, borçlara ayrılan devlet gelirlerinin, alacaklıların ÇIKARLARINA uygun biçimde yönetilmesi olan “Duyun-i Umumiye-i Osmaniye Meclis-i İdaresi” kuruldu.
Duyun-i Umumiye’nin Yönetim Kurulu; İngiltere ve Hollanda’yı temsilen 1, Almanya, Fransa, İtalya, Avusturya ve Osmanlı devleti ile Osmanlı Bankası ve Galata tacirlerini temsilen yine birer olmak üzere 8 üyeden oluşuyordu. Üyelik süresi 5 yıldı. Başkanlık beş yıl süre ile İngiliz ve Fransız temsilcilerine ait bulunuyordu. Onların yokluğunda en yaşlı üye başkanlık ederdi.
Duyun-i Umumiye’ye… Tuz, pul, ipek, tütün, balık avı ve alkolden alınan vergiler ile damga resmi gibi gelirler devredilmişti. Bununla yetinmeyen ve Avrupa sermaye çevrelerinden gelen baskılar sonucu tütünden alınan verginin arttırılması amacıyla bu ürünün, üretimi denetim altına alındı ve 1884 yılında meşhur! Tütün Rejisi adında bir şirket kuruldu.
Duyun-i Umumiye İdaresinin, İstanbul’da kurulan 4 Merkez müdürlüğü ile Bölge müdürlüklerinden oluşan Taşra teşkilatları da Genel Müdürlüğe bağlanmıştı. 1898 yılında Bölge Müdürlüklerinin sayısı 26’ya, İl ve İlçelerde ki Müdürlüklerin sayısı ise 720 ye ulaşmıştı.
Görevleri gelirlerin toplanması, tahsili, işletmesi ve tespit ÖDEME PLANI uyarınca, ALACAKLILARIN borçlarının karşılanmasından sorumlu olan bu Memurlar; -Aşar Memurları, Gümrük Memurları, Muvakkat şira Memurları, Müskirat Resmi Bey’iyye Memurları ve kaçakçılığı önlemek için kurulmuş Kolculardan oluşuyordu.
Görünürde Osmanlı İmparatorluğunun bir kurumu gibi olan Duyun-i Umumiye İdaresi; gerçekte, Hükümet yerine, sadece alacaklılara karşı sorumluluğu bulunan, ama maaşlarını devletten alan bir yapılanmaydı… Zamanla Osmanlı ekonomisini tamamıyla denetleyen PARALEL bir maliye durumuna geldi. Örneğin; Osmanlı Maliyesinde yaklaşık 5.500 memur istihdam edilirken, Duyun-i Umumiye İdaresi tam 9.000 faal memur çalıştırıyordu.
Osmanlı devleti, sırtına kene gibi yapışan Duyun-i Umumiye’nin kurulmasından sonra da borç batağından kurtulamadı. Zira 1 Dünya Savaşı sonrası, İstanbul Hükümetiyle İtilaf devletleri arasında imzalanan Sevres Anlaşması Duyun-i Umumiye’nin devamı öngörülüyor idi… Ama “hadsizlerin diline pelesenk olan” Lozan Anlaşması ile ancak bu kurumda tarihin karanlıklarına karışması engellenemedi.
Lozan Anlaşması ile Osmanlı borçları, ondan bağımsız kurulan devletler arasında paylaştırılmış ve Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti; Osmanlıdan kalan bugünkü kurla 500 Milyar değerindeki dış borcu 1954 yılına değin ödemek durumunda bırakılmıştır.