BİR MARTININ HÜZNÜ


Çaresizdi...
Bir kaç adım öne doğru atarak yükseldi tekrar, kasım ayında hırcın olan Karadeniz'in üzerine... Hemen sağ tarafında sonbaharın hüzününü bir nebzede olsa bastıran güneş ışınları ona vuruyordu...
Deniz üzerinde daireler çizdikten sonra bir çırpıda yükseldi biraz daha... Bu sırada Tombul kayanın arka kısmından minik yavrusu gözüktü... Cılız sesi ile birlikte ona sesleniyordu....
Yavrusunun sesini duyan martı; yükselişini durdurdu ve denize bir ok gibi dalış yaptı... Suların derinliklerine indi birşey bulamamış olacak ki; hızlı bir şekilde yüzeye çıktı...
Yavrusuna baktı; biraz daha yükselerek tekrar geri dönüş yaptı... Az önceki dalışından daha hızlıydı... Suya girdiğinde derinliklere doğru ilerlerken gözleri etrafı kolluyordu fakat yavrusuna verecek yemi avlayamamıştı...
Tekrar su üzerine çıkarak kayaya oturdu...  Yavrusunu kanatlarının altına aldı... Bu sırada hemen ileride seyir halinde balıkçı teknesi geçiyordu...
Ona doğru bağırmaya başladı... Çıkardığı ses öfke doluydu... Bun sesten benim anladığım ise; "Siz insanlar böyle bilinçsiz avlarsanız benim yavrum aç kalacak..." oldu..!
Özür dileriz martı kardeş...