BEYAZ MENDİLLER SALLANMAZ OLDU LİMANDA ARTIK

NOSTALJİ: 

Eski yaşanmışlıkları anmak ve anlatmakla bizim neslin hatıralarını bugünkü kuşağın iyice dinleyip yorumlaması gerekir.

Yorumlaması gerekir, çünkü Trabzon gibi geçmişi çok zengin olan bir kentin çağımızın bunca gelişmişliğine rağmen özünden neler kaybettiklerini bilmeleri lazım.

Peki, bu anıları kimlerden dinleyecekler? Anne ve babalarından, yaşıyorlarsa dedeleri ve ninelerinden ya da çevrelerindeki büyüklerinden. Şimdi 18/20 yaşlarında bir genç olduğunuzu düşünün. Taşbaşı'ndan limana doğru yürüyüp denizin içindeki gemiye doğru yönelin.

Daha önceden temin ettiğiniz biletlerinizle üç gün sürecek İstanbul yolculuğunuza başlayın.

Hava güzelse güvertede arkadaşlarınızla eğlenin. Karadeniz'in iyot kokulu rüzgarlarını soluyarak yolculuğunuza devam edin.

Ahmet Aydın eğitimci, eğitim yöneticisi. Millî Eğitim Bakanlığından emekli. Bir zamanlar gazetecilik de yapmış.

Geçenlerde geçmişin güzellikleri içinde yer alan gemi ile yaptıkları Trabzon-İstanbul yolculuğunu anlatan güzel bir yazı kaleme aldı.

Hepimizin kendinden bir parça bulabileceği inancıyla dostum Ahmet Aydın'ın o günlere ait “nostalji kokan” yazısını sizinle paylaşmak ve tarihe bir not düşmek istedim.

GEMİLER YUNUSLARLA YARIŞIRDILAR

“Bir gemi kalkar, Trabzon’dan İstanbul’a.

Uykusunu aldıktan sonra kamaradan güverteye çıkıp, denizi seyretmeyi mi?

Veya üşüyüp kamarasına geri dönmeyi mi, yoksa uykusu kaçsın diye çıktığı güvertede şarkılar mırıldanmayı, başının üstünde uçuşan martılarla oynaşmayı mı biliyor şimdiki nesil?

Suda gelin gibi süzülen, beyaz renkli Ege ve boydan boya simsiyah renkli Karadeniz vapuruyla bir Cuma günü saat 14.00'te Trabzon Limanından beyaz mendiller sallanarak yaşlı gözlerle uğurlanan yolcuların Giresun, Ordu, Samsun ve Sinop limanlarına uğramalarını mı?

Aldıkları yolcu, fındık çuvalları ve diğer yükleriyle daha da ağırlaşıp suya daha fazla gömüldüğünü mü gemilerin?

Fırtına çıksa bu kadar yükle, batar mı ki acaba bu gemi endişelerini mi yoksa?

Limandan gemiye uğurlanan gelinle damadın şık kıyafetleri ve beyaz gelinlikleriyle merdivenleri çıkmakta zorlandıklarını, damadın gelinin eteklerini tutma telaşından kendini unutmasını mı?

Geminin 20 dakika mola vereceği Sinop'a yaklaşınca düdüğünü çalarak İskeleyi dolduran kalabalık halkı selamlayıp, güvertesine toplananlarla beraber limana süzülüşünü mü?

Sinop'tan ayrıldıktan sonra açık denizde yunus balığı sürüsünün, geminin sağ yanından yaklaşıp, şarkılar söyleyerek gemiyle yarıştığını, yolcularla adeta oynaştıklarını mı?

Derin gece Zonguldak Limanına uğrayıp, sessizce ayrıldığını mı?

İki gün iki gece sonra bir Pazar günü saat 12.00'lerde İstanbul’a ulaşıp, Karaköy Limanına demirlemesini mi?

Hangisini biliyor şimdiki yeni nesil?

Bilemezler.

Çünkü yetişemediler, hormonsuz egzozsuz bol oksijenli o günlere.

Ne mutlu ki hepsini 65 yaş kuşağı ve yukarısı nesil olarak biz yaşadık.

Yarıştık Karadeniz’de, yunuslarla biz.

Nerden bilsinler? Hiç bilemezler.

A.AYDIN-Antalya/14.08.2022

TRABZONLU GİRİŞİMCİ DÜNYAYA ÇİÇEK GÖNDERİYOR

Böyle güzel kaktüsler ancak işine gönül ve emek vermekle olur. Genç girişimci Trabzonlu Alaaddin Şanlısoy'un Dikili'de bulunan çiçek üretim alanını gezdik. Hem ülke içine hem de yurt dışına çiçek üretip satan Şanlısoy'un üretim merkezi görülmeye değer.

Güzelim çiçekleri seyrederken bu toprakların ne derece verimli olduğunu ve Alaaddin Şanlısoy gibi genç girişimcilere destek verildiğinde ülkeye hem istihdam yarattıklarını hem de döviz kazandırdıklarını bizzat yerinde gördüm.

82 bin metre kare alanda üretilen çiçeklerin her biri bir insan yavrusu itinası ile büyütülüp dünyaya sevk ediliyor. İşin uzmanı mühendis ve işçiler tohum aşamasından çiçeklerin hazırlanıp pazara sunulmasına kadar bilimsel yöntemleri eksik etmeden emekleri ile çiçekleri büyütmekte.

Her canlı gibi hava su toprak gereken çiçeklerin tohumdan saksıdaki o güzelliklere dönüşme süreci tam bir yaratılış mucizesi. Çiçekler güzelliklerini sunarken aynı zamanda istihdama da katkı yapıyor.

Çiçek üretim seralarında onlarca işçi çalışıyor. Hem kendi geçimlerini sağlıyor hem de ülke ekonomisine döviz kazandırıyorlar. İşletme sahibi Alaaddin Şanlısoy endüstri mühendisi. Genç yaşlarından itibaren girişimci kimliği ile tanınıyor. Babası Sebahattin Şanlısoy (Kansız) her Karadenizli gibi ekmeğini çıkarmak çoluk çocuğunu yetiştirmek üzere Bolu'ya yorgancı olarak gelip yerleşiyor. Alaaddin de küçük bir çocuk olarak aldığı eğitimlerle kendini geliştirirken kendine ilke edindiği “büyük düşünüp uygulamak” idealini geliştirmek üzere ticari hayata atılıyor.

ÇİÇEKÇİLİĞİN MERKEZİ HOLLANDA’YA İHRACAT

Çiçek dünyası içinde kendini bulan Şanlısoy işini geliştirip tohum üretmek de dahil olmak üzere çalışmalarını büyük bir ciddiyetle devam ettirip bugün çiçekçiliğin merkezi durumunda olan Hollanda'ya bile ihraç etme başarısına ulaşmış durumda.

Şanlısoy tesisleri hakkında bilgi verirken hedeflerinin dünya pazarlarında yer almak olduğunu söyleyerek şunları belirtti: “Toplam 82 bin metrekare kapalı alanda 40 milyon kaktüs ve 8 milyon succulent üretimi yapıyoruz. Ürünler iç piyasada toptancı, dükkancı ve yerel zincir marketlerde tüketiciye sunuluyor.  Yurtdışında ise Hollanda ve komşu ülkelerden Romanya, Rusya, tüm Ortadoğu, Kıbrıs ve Azerbaycan'daki müşterilerimize satıyoruz. 65 çalışanımız var. Burada kadın ağırlıklı istihdam var. Çalışanların yüzde 80’i kadın. Üretim zorlu bir süreç. Kaktüs 5,5 santimetre saksıda satışa 22 aylık bir uğraşla geliyor. 700 çeşit kaktüs ve succulent çiçeğimiz mevcut. Üretim aşamalarında minimum oranda kimyasal kullanıyoruz. Önümüzdeki 1 yıl içinde hedefimiz sıfır kimyasal kullanmak. Hastalık ve zararlılarla biyolojik mücadelemiz var. Yararlı bakteri ve böcek üretiyoruz. 5,5/9/12/15/17/22 santimetre saksı çaplarında üretimi de yapıyoruz. Şimdilik tohum ithalatımız var ise de kendi anaçlarımız ve 2 yıldır da bazı çeşitlerde kendi tohumlarımızla üretim yapıyoruz. Özellikle Hollanda ve Arap ülkelerinden çok talep var. Yoğun bir müşteri ilgisi ile gelen taleplere cevap vermeye çalışıyoruz. Yalova merkez, Koruköy, İzmir Dikili, Urla ve Fethiye merkezde çiçek üretim tesislerimiz bulunmakta.”

ENGELLİ GENÇLERE İŞ İMKÂNI

Alaaddin Şanlısoy aynı zamanda engelli gençleri de istihdam ederek sosyal projelerde de yer almış. 

Bu nedenle Yalova'da ilgili kurumlar tarafından takdirle karşılanırken Yalova Ticaret Sanayi Odası tarafından da başarılı girişimci olarak da ayrıca ödüllendirilmiş.

Katma değer yaratıp istihdam sağlayan girişimcilere daha çok imkan verilmesi halinde ülkenin ekonomisine çok daha fazla katkı sağlayacağı muhakkak.

Kaktüs dünyasının içinde gezerken o minicik, sabırlı, çok da hizmet beklemeyen çiçeklerin büyüsüne kapılmamak, tohumdan çiçeğe giden yolculukta emeği geçen başta girişimci Alaaddin Şanlısoy ve uzman ekibini kutlamamak mümkün değil.