BEŞİKDÜZÜ TIRABZON’UN NERESİNDEDİR?

Güneş hayattır.”
“Su hayattır.”
Bunları tartışmak mümkün mü?
Ancak “ölçü kaçtığında” her ikisi de felakettir. Güneşin kaçan ölçüsü “kuraklığı”, suyun yağmur olarak kaçan ölçüsü de selleri, heyelanları, taşkınları getirir, can ve mal kayıplarına neden olur. Zarar, her ikisinin de kaçan ölçü biçimidir. Bu koşullarda “akıl, bilim, teknoloji” girer devreye; susuz yerlere su taşınır tankerlerle, borularla, kanallarla; yanan kavrulan toprağa, bağa, bahçeye hayat taşınır.
Tırabzon Büyükşehir Belediyesi’nin Park ve Bahçeler Müdürlüğü bilmem tanıyabilir mi bu resimleri? Hangi çiçeğin, hangi ağaççığın resimleridir bunlar? Nerededirler, hangi parkta, hangi yol kenarında, hangi refüjde, hangi bahçede boynu bükük bırakılmış, solmaya, kurumaya, ölüme terk edilmişlerdir?


Suyu mu yok belediyenin, tankeri mi?
Mazot mu pahalı geldi; almaya parası mı yetmedi?
Mülakatla eleman mı alamadılar?
Tıpkı insanlar, hayvanlar gibi ağaçlar da, çiçekler de, bitkiler de can barındırıyor.
Tıpkı insanlar, hayvanlar gibi ağaçlar da, çiçekler de, bitkiler de can çekişiyor, ağlıyor, çığlık atıyor, ölüyor. Suyu çekiliyor, kuruyor, yok oluyor.
Duymak için beyin gerek, duymak ve yaşamak için yürek gerek!
Kökleriyle toprağa çakılıdırlar. Ancak kökleri kadar yürürler. Kafesin içindeki kuşlar gibidirler. Kafesin duvarları kadar uçar, suluğundaki su kadar içer, yem kutusundaki yem kadar beslenir, verilmezse ölür.
Solan yaprağı, solan sürgünü göz görmezse, o bitkinin çığlığını hiçbir kulak duyamaz. Göz ve kulak beynin de, yüreğin de dünyaya açılan iki kocaman penceresidir. Bakıyor görmüyorsa, işitiyor duymuyorsa, ne o göz gözdür, ne o kulak kulaktır.
Odadan çıkamayan, kapıları, pencereleri kilitli evde cayır cayır yanan çocuklar gibidirler.
O gözler ormanlarla birlikte yanan canlıları da görmezler, umarsız feryatları da duymazlar.
Beşikdüzü Türkiye’nin neresindedir?/Beşikdüzü Tırabzon’un neresindedir?
Gidilmesi, hizmet götürülmesi o kadar mı zor? Yoksa cezalandırılıyor mu?

Oysa Türkiye, Tırabzon ne kadar bizimse, Beşikdüzü de o kadar bizimdir. Tırabzon ne kadar Türkiye ise, Beşikdüzü de o kadar Türkiye’dir.
Sevmek ilgilenmektir. Türkiye ile, Tırabzon ile ne kadar ilgileniliyorsa en az Beşikdüzü’yle de o kadar ilgilenilmelidir. İlgisizlik yozlaştırır ilişkileri, koparır, yok eder sevgiyi. Susuz bırakmak ilgisizliktir, kurutur, kavurur toprağı, öldürür yok eder çiçeği, böceği, ağacı…
Parklar, bahçeler, ağaçlar, çiçekler öksüz; çocuklar sütsüz, çiçekler susuz kalmasın! Su, kandır, candır, hayattır.
Bir yudum su bir çiçek, bir çiçek bir güzellik, bir yudum sevgidir yaşanacak.
Tırabzon Büyükşehir Belediyesi Parklar Bahçeler Müdürlüğü su ile sevgi ekmelidir toprağa; solgun, ölgün çiçekler yeniden dönmelidir hayata.
Günlerdir göremedik Büyükşehir Belediyesi’ni, yağmur duasına mı çıksak acaba? Dört gözle bekliyoruz…