Bayram gibi  bayram

Şampiyon takıma ve bu şampiyonluğu hak eden taraftarına mutlu bayramlar. Yıllardır beklediğimiz -ki dile kolay yaşayana zor 38 yıl şampiyonluk kutlamalarımız, bir bayram arifesinde sekizinci şampiyonluğumuza nasip oldu. Başkanımız Ahmet Ağaoğlu’na, Teknik Direktörümüz Abdullah Avcı’ya, tüm teknik kadroya, oyuncularımıza, malzemecisine, sağlık personeline, tercümanına, saha görevlisine, aklıma gelmeyen herkese teşekkür ediyorum. Yıllar sonra geldiğim memleketimde bu sevinci yaşamanın anlamı çok daha büyük. Ve büyük Trabzonspor taraftarı; “Mutluluğa kurşun sıkma” çağrısına uyarak sevincimize gölge düşürmeyen, duyarlı taraftarlarımıza çok teşekkür ediyorum. “O sene bu sene” dedik hedefimize ulaştık; bundan sonra yine alnımızın akı, formamızın teri ile nice şampiyonluklara!

***

Terör ve terörist her zaman aynı değil mi?

Yıllar önce Murathan Mungan’ın denemelerinden birinde okuduğumnbir cümle beni çok etkilemişti: Fotoğraflar; yaşamla ölüm arasındaki en kısa anlatımdır...

Özellikle kaybettiğimiz kişilerin fotoğraflarına baktığımda, derinliğini daha iyi kavradığım bir cümle

oldu hep. Son günlerde gündemi meşgul eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) sosyal hizmet uzmanı olarak görev yapan Şafak D. adlı kadının geçmişte PKK'lı teröristler birlikte silahlı fotoğraflarının ortaya çıkması üzerine yine aklıma geldi.

Bu sefer yitirdiğimiz bir kişiyle değil yitirdiğimiz zamanla aramızda köprü olduğu için...

Bir kişi PKK’lı teröristlerle birlikte oluyor, onlar gibi giyiniyor, eline silah alıyor –ki bu durum benim nazarımda onlarla fikir birliği içerisinde olduğunun da göstergesidir ve o kişiyi PKK ile ilişkilendiren tek şey o fotoğraflar. Günlerdir gerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gerekse

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu fotoğraflardan yola çıkarak, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu belediyenin kapılarını teröristlere açmakla suçluyor.

Şunu söylemek istiyorum; o fotoğraflarını gördüğüm kişinin benim vergilerimden beslenen

bir belediyeden maaş almasını vicdanen ben de kabul etmiyorum.

Ama şunu da söylemek istiyorum; yasal olarak yapılması gereken işlemleri yasal evraklarla

yürüten bir kurumu olup bitenden sorumlu tutamazsın.

İBB kişiyi işe alırken adli sicil kaydı istemiş; hani memuriyet de dahil her türlü işe girerken istenen

adli sicil kaydından bahsediyoruz.

Kolluk kuvvetleri kişi ile ilgili bir soruşturma yürütmemiş, savcılar bir suçlama yapmamış, mahkemeler kişi ile ilgili herhangi bir cezaya hükmetmemiş, infaz edilen bir ceza siciline işlenmemiş. Ne yapacaktı İBB? İstihareye mi yatacaktı?

Ama Cumhurbaşkanı yine diyorsa ki, “Her şeyden önce tabi bu fotoğraf bir delildir, bir

ispattır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bunun hesabını vermesi lazım.” buyurun arşivleri açalım. Öyle devletin arşivini falan da değil, Google’da Erdoğan’ın geçmişe dönük sözlerini okuyalım. Sonra eğer hesap vermek gerekiyorsa bunun nasıl olması gerektiğini

de yine Cumhurbaşkanı söylesin.

Süleyman Soylu yine diyorsa; “Devlet de Millet de HDPKK ile koyun koyuna olanı affetmez. Teröristin de ona yataklık yapanın da peşindedir.” Bu söylediğinin altını doldurduğu sürece sonuna kadar arkasındayım.

Ama bunu yaparken de hainleri ayırt etmemek gerek. Terörist teröristtir; benim için PKK ne ise FETÖ de odur!