Bize Batı dünyası idealize edilerek sunuldu hep. Garp, en doğru, en çalışkan insanlar diyarı olarak belleklerimize kazındı. Bütün kirleri bize, bütün güzellikleri onlara atfetmek bir moda halini aldı. Oysaki hakikat hiçbir zaman bu değildi.
Batı "kendine Müslüman" deyiminin ta kendisidir. Yani kendi içlerinde kendi halklarına gayet mümeyyiz oldukları herkesin malumudur. Batı'nın dışarıdan gelenlere ise adeta "insan dışı bir varlık" olarak baktığı yine Batı'da ikamet eden Türkler tarafından teferruatıyla anlatılmaktadır.
Batı tam bir pragmatizm uygarlığıdır. Fayda verene nazik, kendi toplumuna yük olana zalimdir. Almanya'da otuz küsür sene çalışmış bir arkadaşımın "Bir Alman'ı bin gün omzunda taşı bir gün bırak senden kötüsü yoktur onun nazarında" ifadesi her şeyi anlatıyor zaten.
Batı'nın en pis tarafı kendi menfaatleri için yapmayacakları kötülük yoktur. Yani Yusuf Kaplan'ın
İngilizler için kullandığı "Yol üstündeki kavşakları tutan yavşaklar" sözü bütün Batı'ya teşmil edilecek bir hakikattir.
Türkleri tanıyana kadar gücü hak bilen bu zavallılar, Hakk'ın gücü elinde tuttuğuna tanık bile değildiler. Yani gücün hak dağıtan bir tanrı olduğuna inanırlardı. Hatta bir Hint lideri olan Gandi İngilizleri Çanakkale'de boğazının sularına gödüğümüz gün "Türkler İngilizleri yeninceye kadar İngilizleri tanrı bilirdim" itirafında bulunmuştu. Demem odur ki gücü öyle bir hukuk haline getirmişlerdi ki buna gayrı insanları da inandırmışlardı.
Türkler bugün yine bu yalan dünyanın ahalisine bazı gerçekleri meşin kaplı yüzlerine vura vura anlatmaya çalışıyor. Terörün finansörü, planörü, yakıtı olan Batı, kurduğu tuzağın kendilerine zarar vermemesi için hedefe bizi koymuş durumda. Türkiye genlerinden gelen iradeyle ve Allah'ın da inayetiyle kurulan tuzakları başlarına geçirme elbisesini giyerek ön almaya başlayınca bu kez de büyük bir panik yaşıyorlar.
Batının donanımı iyi, askerleri eğitimli olabilir. Bu, savaş öncesi çalışmalarda ülke yöneticilerine güven de verebilir. Ama iş sahaya çıkınca belli olur. Ölümün gerçek olduğu sahada bilgiler de işe yarar lakin en büyük güç yürektir. Yüreğin kaynağı da imandır. Ismarlama elde edilmez. İman metaya dayanmadığı için haplama ile de yüklenmez. Hapın tesiri geçince arkalarından soğuk sular boşanmaya başlar. Zira Türk'ün gücü imanıdır. Bu imanla eğitimini de iyi yapan ama yüreği zaten hiç bırakmayan bir savaşçının adıdır Türk. Türk'ün karşısına hendeklerle, çukurlarla çıkmak kendi mezarını kendin kazmaktan başka ne işe yarar?
Ben Türk ordusundan olsam o lejyoner askerlerle beraber toplu olarak hercumerç şekilde o şeytana tapan gebermişleri açılmış tünellere gömer iki ucunu kapatırım. Ayrı ayrı mezara gerek yok. Şeytanı şeytandan ayırmak günahtır. Kıyamete kadar koyun koyuna zebani beklesinler. Cevabımız da "beni gömecekleri çukura ben gömdüm onları" olur.