Başkanlık Sistemi’nden önce toplum siyasi olarak bölük-pörçüktü. Bütün partiler bir birine rakiptiler. Aralarında büyük bir rekabet vardı. Ve bu aynı şekilde topluma da yansımıştı. Ancak şimdi ise bu bölünmüşlük minimize oldu. ABD’de olduğu gibi, iki parçaya indirgendi. Orada Cumhuriyetçiler ile demokratlar diye isimlendirilirken burada ise Cumhurbaşkanı’nın etrafında toplananlar “Cumhur İttifakı”, karşısındaki rakip ise “Millet İttifakı” diye adlandırıldı. Her parti, seçime yine de ayrı ayrı giriyor olsalar da ittifak içerisinde birbirleriyle bir rekabet söz konusu olmadığı gibi şehirlerdeki desteklerine göre de Milletvekili dağlımı yaparak “Milletvekili paslaşması” yapıyorlar. Olsun, bu da güzeldi. Mesele, toplumda siyasi bölünmüşlüğü ve dolayısıyla sosyal birliğin sağlanmasıydı. Arada kalan, ittifaklara katılmayanların ise hiçbir önemi yok zaten.
Şimdi burada görünen tablo şu ki;
İttifak içerisindeki partiler, ittifaktan önce bir birlerine kıyasıya karalama yaparak rakipken şimdi ise dost oldu ve birbirine sarıldılar. Yani bu başkanlık sisteminden önce toplum siyasi olarak paramparçaydı. Herkes birbirine cephe almıştı tabandan tavana kadar ama şimdi, toplumda iki cepheli de olsa önemli ölçüde bir birlik sağlanmış oldu. Milletimizin istediği de zaten bu birlik değil miydi? Bence Başkanlık Sistemi’nin en güzel getirisi bu oldu. İkincisi ise siyasi istikrar ve güçlü bir toplum yapısı.
O zaman gelin bu parti işini tamamen kaldıralım. Görünen tabloda “particilik” toplumu siyasi olarak bölüyor ve birbirine cephe oluşturuyor. Bu da topluma zarar veriyor ve dış mihrakların ekmeğine yağ sürüyor. Ardından ülke kendini toparlayamıyor ki icraat yapabilsin.
Ne yapalım?
1.Partiler kalksın.
2.Her ilde isteyen “Milletvekilliğine” aday olsun. İki aşamalı seçimden sonra en çok oyu alan, o ilin Milletvekili sayısı kadar kişi Meclis’e gitsin ili temsilen. Üniversite sınavı veya KPSS gibi.
3.İmza karşılığı, yüz bin imzayı toplayan da başkan adayı olabilsin.
4.Yerelde ise belediye başkanlıkları kalksın, seçimle olmasın, mülki amir atasın başkanları. İllerde bir vali yardımcısı, ilçelerde ise bir kaymakam yardımcısı başkan olarak hizmetleri yürütsün.
5.Milletvekili maaşları ile kamu çalışanlarının maaş artış oranı aynı olsun.
6.Milletvekilleri veya kamuda üst düzey görev yapanlar çift maaş alamasın. Alanlar Milletvekili olursa Milletvekillik maaşının yarısını alabilsin. Veya iki maaşından birini tercih etsin.
7.Milletvekilleri, görevden ayrıldıktan sonra ömür boyu maaş (Milletvekili emeklisi olmasın) alamasın.
Getirisi ve götürüsü ne mi olur?
1.En önemlisi; toplumda birlik ve beraberlik sağlanmış olur, huzur olur,
2.Rüşvet ve kayırma minimize olur,
3.Devletin kamu harcamaları yarı yarıya azalır,
4.Denetimler artar, daha çok başarı ve kalkınma olur, israf azalır,
5.Dış güçlerin etkisi minimize olur.
Mümin Sağlam