Bahar mevsimi uyanıştır, diriliştir, canlanma ve hareketliliktir.
Hafiflemek, yüklerden kurtulmaktır, kabuğundan çıkmak, filizlenmektir. Güneşin göz alıcı ışıklarıyla birlikte canlandığının, yaşadığının kanıtıdır. Bahar her şeyden önce bir mutluluk, bir yerinde duramama hali, bir gençlik heyecanıdır. Düşünce ve hayal aleminin alabildiğine derinleştiği, ufukların genişlediği, şair olmayanların bile şiirler yazmaya başladığı bir mevsimdir ilkbahar. İlkbahar, yaza geçiş dönemi olan havaların ısınmaya başladığı canlanma mevsimidir.
Kış döneminden yaza geçiş olduğu için ilkyaz olarak da adlandırılan ilkbahar ile karlar erir, yağmurlar ve hava sıcaklığı artar, su kaynakları zenginleşir, çiçekler açar, doğa canlanır. Kış boyunca bulutların arkasına gizlenen güneş, artık kendini göstermeye başlar. Her geçen gün daha çok yükselir, ısıtır ve parlar. Baharın gelişiyle birlikte genel bir sevinç başlar doğada. Ilık ılık esen rüzgar, yavaşça sever daha yeni yeni yeşillenmeye ve çiçeklenmeye başlamış ağaçların yapraklarını.
“güneşe doğru ılık bir yol hikayesi başlar;
önce cemre, sonra nevruz, sonra bahar”
Ne de güzel söylemiş şair değil mi dostlar? Önce; havaya sonra suya ve toprağa düşen cemreler ısıttı içimizi; ardından nevruz geldi şenlendirdi. Devamında ise doğa da uyandı kış uykusundan insan da…
Güneşin, yeşilin ve kuşların tatlı cıvıltılarının oluşturduğu şiir dizleri gibi dillerden düşmeyen hoş bir nakarat edası oluşturdu bahar. Mutluluğun, huzurun, umudun ve hayallerin adeta baharla birlikte canlanıp yeşerdiği mevsim geldi; hoş geldi.
Peki, Baharda Neler Yapabiliriz?
İnsana şiir yazdıran, yüreğini heyecan ve sevgiyle dolduran bu güzel mevsimde neler yapılmaz ki? Yeni yeşermiş tazecik çimlerde uzanıp kışın yorgunluğu ve yaşamın stresi atılabilir. Kış boyunca evlerde olmaktan çok yorulduk. Güneşin sıcak yüzünü görüp eşimizle çocuklarımızla ve dostlarımızla doğada yürüyüşler ya da piknikler yapabiliriz. Bahar, bizim gülmemiz, güldürmemiz, neşeyle dolmamız, huzurlu ve mutlu olmamız için tüm güzelliğini önümüze serer. Bu mevsimde şıpsevdi oluveririz. Güneşi, ağacı, yaprağı, yerdeki karıncayı, küçücük bir bebeği, yavru kediyi, köpeği, koyunu ya da kocaman bir çınarı sevebiliriz, hatta sevilebiliriz. Yüzlerimizde küçücük de olsa tebessüm oluşturan, dünyamızı şenlendiren, canlandıran mevsimlerin en güzeli bahar; tekrar hoş geldin.
Sevgili dostlarım;
Rabbimizin bize lütfudur bu doğa bu cennet vatan. Değerini bilmeliyiz. Dünya üzerinde bizim kadar belirgin dört mevsimi yaşayan ülke var mıdır? Her köşesi ayrı güzel vatanımızın. Koruyalım, kollayalım; geleceğe, çocuklarımıza ve torunlarımıza miras bırakalım. Onlara bırakabileceğimiz yaşanabilir bir dünyadan ve korunmuş tertemiz doğadan daha büyük bir miras yok.