İnsanoğluyuz ya, doğaya hep nankörce yaklaştık. Tabiat yok olursa, kendimizin de yok olacağımızı her zaman göz ardı ettik.

Yapılan uyarıları da kale dahi almadık hiç.

Çünkü her şeyin en iyisini biz biliyorduk.

Dereleri borulara hapsedip, beton kanallarla ıslah (!) ettik.

Ancak bu arada biz bir türlü ıslah olmadık.

Nehirlerin önünü kestik, rant sağlamak adına da denizi doldurduk.

Doğanın bir gün intikamını alırcasına hesaplaşacağını bile bile bu hatamızda direttikçe direttik.

Olur olmaz barajlara, saçma sapan HES’lere, maden aramalarına ve taş ocaklarına karşı o gür sesi hiç çıkartamadık.

Ağacı kestik, çimi biçtik.

Bizim bu duyarsızlığımıza iklim koşulları da doğrudan etki edince sonuç ortada...

Araklı felaketi!

Tabiat intikamını aldı, bizim nasibimize düşen de gözyaşı oldu.

Başımız sağ olsun.

***

İKLİMİN ETKİSİ...
Tabi ki sadece doğa katliamı etkili değildi Araklı’daki felakette.

Küresel ısınma ile birlikte bölgenin yüzey sıcaklığının 2 derece artması bilimsel bir gerçek olarak önümüzde dururken dikkate almadık.

Isınmanın yaz yağışlarında %300 oranında neden olduğu artış ve Doğu Karadeniz’in ülkenin diğer bölgelerine oranla çok daha fazla ısınmasını da önemsemedik.

Karadeniz sahillerinin sağanak yaz yağmurları ve sellerden daha fazla etkilendiğini de ciddiye almayınca sonuç ortada...

Araklı felaketi!

Tabiat intikamını aldı, bizim nasibimize düşen de gözyaşı oldu.

Başımız sağ olsun.

***

KİMSEYİ DİNLEMEDİK
Daha geçen hafta uyardı Jeoloji Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi.

Ve denildi ki, “Uzun yıllardır meydana gelmiş benzer heyelan felaketlerinden halen yeterli ölçüde ders alınamamış ve bunlara yönelik kalıcı ve tutucu önlem ve yaptırımların hayata geçirilememiş olması, ileride yaşanacak benzer olayların da maalesef kötü bir habercisi mahiyetindedir.”

Bu ‘kötü haberci’ açıklamasını da kulak arkası edince sonuç ortada...

Araklı felaketi!

Tabiat intikamını aldı, bizim nasibimize düşen de gözyaşı oldu.

Başımız sağ olsun.

İŞİ ALLAH’A BIRAKMAK
Felaketin boyutu büyük olunca doğal olarak bakanlar da Araklı’ya çıkarma yaptı.

Vatandaş, an be an bilgilendirildi bakanlar tarafından.

Lakin ilginç bir açıklama geldi iktidar cephesinden.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli dedi ki: “Sel, taşkın ve heyelanla ilgili saat 12:00 civarında uyarılarımızı yaptık ama en nihayetinde bu işler Allah’ın işi, nerden ne olacağını da bilemiyorsunuz.”

İyi de işi Allah’a bırakmadan önce şunları sorgulamak gerek.

Dere yataklarının kat kat binalarla doldurulmasına izin verildi mi, verilmedi mi?

Bölgenin canını okuyan HES’lere oluruna olmazına bakılmadan göz yumuldu mu, yumulmadı mı?

Ve en nihayetinde işin uzmanları tarafından yapılan uyarılar dikkate alındı mı?

İşte bunlar sorgulanmadığından sonuç ortada...

Araklı felaketi!

Tabiat intikamını aldı, bizim nasibimize düşen de gözyaşı oldu.

Başımız sağ olsun.

***

NEYİN PEŞİNDESİNİZ?
Araklı halkının can derdine düştüğü ve yeni bir ölüm haberi riskine karşı nefeslerin tutulduğu o anlarda Araklı Hükümet Konağı’nda acı manzaralara da tanıklık ettik.

Bürokrasi zirvesinin yaşandığı ilçede bazılarınca, öncelikli konu sel felaketinin mağduru olan halk değil; İstanbul’dan gelen siyasilerdi ne yazık ki.

İlçeye gelen bakanlar için adeta teyakkuza geçti bu bazı isimler ve siyasilerin gözüne germek için yarış halindeydiler.

Ülkenin en büyük sıkıntılarındandır aslında bu olay!

İşte bu örnekte de olduğu gibi olayın özünü hiçbir koşulda, hiçbir ortamda ciddiye almadığımızdan sonuç ortada...

Araklı felaketi!

Tabiat intikamını aldı, bizim nasibimize düşen de gözyaşı oldu.

Başımız sağ olsun.

***

MUHALEFET NEREDE?
Ortada koca bir felaket var.

Bir ilçe sele teslim.

Ölüler/kayıplar yürek yakıyor.

Ne hikmetse muhalefet kanadından ise ilçede olay günü tek bir kişi yok.

Muhalefet sadece evinde oturup sosyal medyadan eleştiri yağdırıyor.

Ya da önüne mikrofon gelirse açıklama yapıyor.

Kimse olanı biteni sorgulamıyor, kimse hesap sormuyor. Böyle olunca da sonuç ortada...

Araklı felaketi!

Tabiat intikamını aldı, bizim nasibimize düşen de gözyaşı oldu.

Başımız sağ olsun.