AYARINI BOZDUĞUN KANTAR GÜN GELİR SENİ DE TARTAR!..

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun “Mit Tırları davası kapsamında” adliyede tutuklanıp, kaçabileceği savıyla hapse konulmasının ardından yeniden gündeme gelen “dokunulmazlıklara” ilişkin fikri tartışma ortamı, amaca uygun olarak Türkiye’nin sosyal ve siyasal ortamını inanılmaz ölçüde gerip, zihinsel parçalanmalara zemin hazırlıyor!..

Aslında bu öykü!.. dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin “Anayasa Değişikliği” teklifinin TBMM Genel Kurulunda oylanıp CHP’nin ikircikli de olsa oylarıyla, Referanduma gerek kalmadan!.. haklarında fezleke bulunan 138 Milletvekilinin Yasama Dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla birlikte çoktan başlatılmıştı bile…

12 Nisan 2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa’ya geçici 20.nci Maddeyi ekleyen anayasa değişikliğini kabul etmiştir.

Geçici 20.nci Madde şöyledir, Bu maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde  kabul edildiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturmaya izin vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet Başsavcılıklarından ve Mahkemelerden; Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına veya Anayasa ve Adalet Komisyonlar üyelerinden kurulu Karma Komisyon başkanlığına intikal etmiş Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılmasına İlişkin dosyaları bulunan Milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından Anayasanın 83.ncü Maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.

Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 gün içinde; Adalet ve Anayasa Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon Başkanlığında, TBMM Başkanlığında, Başbakanlıkta  ve Adalet Bakanlığında bulunan Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına ilişkin dosyalar, gereğinin yapılması amacıyla, Yetkili mercilere iade edilir.

Böylece Anayasanın Geçici 20.nci Maddesi; 20 Mayıs 2016 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 15 gün içinde tamamen tüketilip 4Haziran 2016 tarihi itibariyle “ucu açık olarak” bütün dosyalar “gereğinin yapılması” amacıyla ilgililere iade edilmiştir.

Oysa; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre:

 “İfade özgürlüğü herkes için önemli olmakla birlikte halkın SEÇİLMİŞ TEMSİLCİLERİ için özellikle önemlidir.

Milletvekili seçmenlerini temsil eder,onların duygu ve kaygılarına dikkat çeker ve menfaatlerini savunur.”

Bu doğrultuda, milletvekillerinin ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin Mahkeme tarafından dikkatlice incelenmesini gerektirir. Yasama dokunulmazlığı ile ilgili olarak, Mahkeme şöyle demiştir: “yasama dokunulmazlığı sisteminin özünde olan nitelikler ve olağan hukuktan istisna tutulmanın amacı halkın temsilcilerine özgür ifade olanağı sağlamak ve yandaş partililerce yapılacak şikayetlerin meclis işlevlerini engellemesini önlemektir.

15 Temmuz Darbe girişiminden bu yana Türkiye yargısı daha da büyük bir sıkıntı içindedir. En yüksek mahkemelerin hakimleri dahil olmak üzere, 3000’den fazla hakim ve savcı yargılanmaksızın görevden alınmıştır.

Anayasa Mahkemesi bile doğrudan etkilenmiş ve iki üyesinin görevden alınmasına yol açan bir karar almıştır. Bu hakim ve savcıların büyük kısmı şu anda kaçak yada tutukludur.

Son olarak, Venedik Komisyonu heyetine 139 milletvekili ile ilgili dosyaların önemli bir kısmının 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminden sonra hapsedilen ve/veya görevden alınan savcılar tarafından hazırlandığı bildirilmiştir. Venedik Komisyonu bu bilgiyi teyit edememiştir. Bu bilgi doğru ise, söz konusu savcılar tarafından soruşturulan dosyalar kapatılmalı ve yeni soruşturma başlatılmalıdır.

Türkiye’de yargının bugün geçmişe göre daha da kırılgan hale gelen durumu dikkate alındığında, milletvekilleri Anayasa’nın 83. ve 85. Maddelerinin ve Meclis Tüzüğünün sağladığı usul güvenceleri olmadan olası keyfi yargılamalara maruz kalmışlardır.

Mevcut durumdan  gözlemlenen çıkarım odur ki; Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için olabilecek en uygun zamanı ve ortamı seçenler, bugün hiçte yüksünmeden paşa paşa hasat toplamaktadırlar!..

Kantar ortadadır; bakalım neleri tartar? Geriye ne artar?