AVRUPA VE BARTHA!

Avrupa’daki takımların geneli böyle. Fiziksel güç, tempo ve oyun zekası! Bu üç temel kural üzerine oturtulan sistemde, biz neredeyiz peki? Bence yarı yolda bile değiliz. Doğru yolda mıyız peki? Ona da emin değilim!

Neyse…

Kopenhag’ın oyunu buydu! Takım halinde topun arkasına geçmek, ön alanda baskı yapmak, sürekli hareketli oynayıp araya ve dikine paslar atarak takım arkadaşlarına pozisyon hazırlamak, duran toplarda arka direk organizasyonlarıyla gol aramak! (Ki ikinci golü de arka direkte buldular.)

İlk yarıda hem ön alan presiyle Trabzonspor’un oyunu merkezden kurmasını engellediler hem de kaptıkları toplarla öne geçmeyi bildiler. Temsilcimiz, rakibinin bu planına maalesef karşılık veremedi. Ne merkezden ne de kanatlardan oyunu kurabildi. Oysaki Kopenhag’ın presine karşı aynı presle cevap vermesi ve oyunu kanatlara yayması gerekiyordu, başarılı olamadı.

Belki düşünce olarak doğruydu ancak Kopenhag’ın Zeca’yı orta sahaya koymasıyla merkezi daha güçlü hale getirmesi Kouassi tercihinin ikinci 45’de Djaniny ile düzeltilmesini sağladı. Özellikle Bartha’nın da girmesiyle Trabzonspor’un oyunu modern bir organizasyona dönüştü. Bartha ile geriden oyunu doğru şekilde kurgulayan temsilcimiz ön alan baskısını gayet başarılı şekilde yaptı, alan kapattı, alanlar yarattı. Bazı sekanslarda saliselerle ölçülecek anahtar pasları zamanında atabilselerdi ikinci golü de bulabilirdik fakat olmadı!

Trabzonspor’un bu maçtan çıkartacağı derslerle, evinde eksik oyuncuların varlığıyla (Bartha ve Dorukhan) ve elbette ki 40 bin kişilik taraftarıyla gruplara kalacağına inanıyorum. Akyazı’da bizi büyük bir final bekliyor…